MİLLİYET – 17 MART 2014 PAZARTESİ  –  ALİCE

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) seçim takviminin başladığı günden (1 Ocak 2014) bu yana, seçim döneminde uyulması gereken yayın ilkelerini ihlal ettikleri gerekçesiyle 17 televizyon kanalı hakkında 33 müeyyide kararı verdi.
Müeyyide kararlarından 20’sinin sebebi ne biliyor musunuz?
Yayınladıkları kamuoyu araştırmalarının künye bilgileri hakkında izleyiciye bilgi vermemek.
Örneğin Beyaz TV’de “Tan Vakti” adlı sabah programı yapan Erkan Tan, gazeteleri okurken, bazılarının birinci sayfalarında yer verdikleri seçim anketlerini de izleyicileriyle paylaştığı için 13 yayın durdurma cezası aldı.
Çünkü yasa diyor ki, “Anket sonuçlarıyla birlikte, bu araştırmanın hangi kuruluş tarafından yapıldığı, denek sayısı, kim tarafından finanse edildiği de açıklanmalı”…
Açıklamadın mı, al sana yayın durdurma…
Ortada bir ihlal varsa, buna karşılık bir ceza varsa, elbette ki bu uygulanmalı.
Ancak aynı ihlalden bir kanala bir yayın durdurma cezası verirken bir başka kanala altı yayın durdurma cezası olmamalı…
Yasa gereği televizyonlar RTÜK’ün verdiği her cezaya itiraz edebiliyor ama YSK’nın kararlarına itiraz edilmiyor.
YSK’nın kararlarına itiraz yapılacak tek yer var, yine YSK.
Zamanında öyle yetkilerle donatılmış ki YSK, değişmesi mümkün değil verdiği kararların.
Bugün sadece ceza alan televizyoncuların dert yandığı “tartışılmaz yetki”, 30 Mart 2014 seçimlerinden sonra, seçim sonuçlarına yapılacak itirazlara YSK’nın vereceği yanıtlarının ardından Türkiye’nin en çok tartıştığı konuların başında olacak.

TÜRKİYE’Yİ CEHENNEME ÇEVİRMEK İSTEYENLER!

Türkiye gibi cennet bir ülkeyi elbirliğiyle cehenneme çevirmeye çalışıyorlar…
Karşı fikre tahammülleri sıfır…
Çünkü kendileri gibi düşünmeyenlere saldırmayı, saydırmayı hak sayıyorlar kendilerine…
Karşı tarafı diktatörlükle suçlarken kendi yaptıklarının faşizmin daniskası olduğunu unutuyorlar nedense…
Demokrasinin yolu, karşı fikre saygıdan geçer ama onların demokrat olma gibi bir derdi yok ki…
Tek hedefleri var, kendi çıkarları için toplumu ikiye bölmek…
Ama başaramayacaklar bunu…
“Ateş düştüğü yeri yakar” derler.
Berkin Elvan’la Burak Can Karamanoğlu’nun babaları bile yaşadıkları onca acıya rağmen insanlık dersi verirken, bunların yaptığına bakın.
Acılı babalar Sami Elvan’la Halil Karamanoğlu bile sağduyu çağrısı yaparken, yıllardır bu ülkede “insan hakları”, “barış”, “sevgi” ve “aşk” diyen Sezen Aksu’yu sırf her konuda kendileri gibi düşünmediği için hedef tahtasına yerleştirenler var.
Yazık ki yazık…

BEŞİKTAŞ’A FB’Lİ BAŞKAN MI?

Geride bıraktığımız hafta Ortaköy’deki Feriye Lokantası’nda bir grup gazeteciyle tanışma toplantısı düzenledi CHP’nin Beşiktaş Belediye Başkan Adayı avukat Murat Hazinedar.
Yemekte Hazinedar’ın sadece Ordu Fatsalı olduğunu, CHP’den üç kez ihraç edilip, iki kez mahkeme kararıyla, bu kez ise Mustafa Sarıgül’le birlikte partiye döndüğünü öğrenmedik. CHP Beşiktaş Belediye Başkan adayı Hazinedar’ın eşi Özlem’in de kendisi gibi Gürcü ve avukat olduğu bilgisinin yanı sıra Fenerbahçe taraftarı olduğunu öğrendik.
Bu yüzden de ilk başta ciddi bir tepki olmuş Hazinedar’a Beşiktaş’ta…
Tepkinin sebebi malum:
“Beşiktaş’a Fenerbahçeli başkan olur mu?”
Türkiye’de kutuplaşmanın, karşı fikre, renge tahammülsüzlüğün geldiği noktaya bakar mısınız?
Sanki 30 Mart’ta sandık başına gidecek insanlar Beşiktaş’a Belediye Başkanı değil de Fikret Orman’ın yerine Beşiktaş Kulübü’ne başkan seçecek…

GÜNÜN SÖZÜ
“Ne mutlu fitneye karışmayana, ne mutlu fitneye maruz kalıp da sabredene.” (Hz. Muhammed)