MİLLİYET CADDE – 9 Kasım 2012 Cuma  ALİCE

Bir televizyoncu, canlı yayında konuk ettiği ünlü birinden sosyal bir amaç için bağış yapmasını isteyebilir, ama ısrar edemez. Amaç ne kadar kutsal, ne kadar ulvi olursa olsun fark etmez. Öte yandan Ali Ağaoğlu’nun, “Başka kapıya” deyip, Aysever’e ‘dilenci’ muamelesi çekmesi hiç şık değildi.

Türkiye’nin en ünlü müteahhidi Ali Ağaoğlu, önceki akşam CNN Türk’de Enver Aysever’in hazırlayıp  sunduğu ‘Aykırı Sorular’ın konuğuydu.
Programın sonunda yaşananlar iki tarafa da yakışmadı.
Aysever, Ağaoğlu’na birkaç yüzbin TL’lik saati olup olmadığını sordu, o da “Var” dedi.
Aysever, “Kolunuzdaki saat mi o?” diye sorunca Ağaoğlu, “Hayır. Yanımda değil. Bu saat 50-60 bin euro’luk” şeklinde bir yanıt verdi.
Canlı yayının sonunda Aysever, “Şuraya koyacağız, Ali Ağaoğlu’ndan programa hatıra diye. Herhalde bu saati bize vereceksiniz?” diyerek müteahhitten saatini istedi.

Önce “Başka kapıya” dedi

Ağaoğlu, “Bunu sevgilim bana aldı, o yüzden veremem” dedi.
Ama Aysever, o saati almaya kararlıydı:
“Biz de onu satıp, eğitime bağışlayacaktık.”
Bunun üzerine Ağaoğlu, Aysever’e şu yanıtı verdi:
“Ben eğitim gönüllüsü bir insanım. Diyarbakır’da bir ay içinde 9 okul yaptım. 15 gün önce de eğitime açtım onları. Ben eğitime gerekli desteği veriyorum. Başka kapıya”
Ağaoğlu’nun ‘Başka kapıya’ sözüne bozulan Aysever, “İnsanlar demek ki böyle zengin oluyormuş” diyerek ünlü müteahhide bir ‘son dakika golü’ attı.

Sonra ‘şartlı bağış’ yaptı

Bu kez ‘gol atma’ sırası Ağaoğlu’ndaydı.
Ağaoğlu, “Bunu satıp, eğitime vereceksen saati veririm sana” deyip, kolundaki saati çıkarıp masaya koydu.
Aysever de, “Yarın bunu satıp, elde ettiğimiz parayı Çağdaş Eğitim Vakfı’na bağışlayacağız. Makbuzun bir kopyasını da Ali Bey’e göndereceğiz” dedi.
Bir televizyoncu, canlı yayında konuk ettiği ünlü birinden sosyal bir amaç için bağış yapmasını isteyebilir, ama ısrar edemez.
Amaç ne kadar kutsal, ne kadar ulvi olursa olsun fark etmez.
Sonuçta ‘emr-i vaki’dir bunun adı.
Öte yandan Ali Ağaoğlu’nun, “Başka kapıya” deyip, Aysever’e ‘dilenci’ muamelesi çekmesi hiç şık değildi.
Madem o lafı ettin, o zaman o saati çıkarıp verme, yaptığın bağışı da mundar etme.

TARiH YAZAN(!) KARAVANACILAR

Hava bozunca İstanbul’da, Şenay Düdek’in ‘İki Sevda Arasında’, Sevinç Kuşçuoğlu’nun ‘Osmanlı’nın Valide Sultanları’ ile Akın Alıcı’nın ‘Hayata Yön Veren Sözler’ kitaplarını aldım yanıma, attım kendimi Kartepe’ye.
Okuduğum ilk kitap ‘Hayata Yön Veren Sözler’de öngörüsüzlüğün tarihini yazanlara dair ilginç bir bölüm var. Okuyunca “Yok artık” diyeceksiniz.
1899 yılında Charles H. Duell adı Amerikan Patent Dairesi Başkanı’nın söylediği şu lafa bakar mısınız?
“Artık yeni hiçbir şey yok. İcat edilebilecek her şey icat edildi.”
1903’te Henry Ford’un kredi talebi üzerine otomotiv sektörünün geleceği konusunda ekspertiz raporu veren banka müdürünün yaptığı tespite dikkat lütfen:
“Atlar her zaman kullanılacaktır. Otomobilse ancak geçici bir moda olur.”

Evde bilgisayara gerek yok

“Uçaklar hoş oyuncaklar, ama askeri bir değerleri yok” diyen kim?
I. Dünya Savaşı’nda Fransız Orduları’nın Başkomutanı Mareşal Ferdinand Foch.
Twenty Century Fox’un Başkanı Daryik F. Zanuch 1944’te, “Televizyon en genç altı aya kadar piyasadan silinecektir. İnsanlar her akşam böyle bir kutuya bakmak istemezler” demiş.
“Sound’larını beğenmedim, ayrıca gitar gruplarının modası geçti.”
Bir plak firmasının bir yöneticisinin beğenmediği grup kim biliyor musunuz?
Beatles.
Kennetch Olsen adlı ufuksuz, çapsız adamın, “İnsanların evlerinde bilgisayar bulundurmaları için herhangi bir neden göremiyorum” dediği 1977 yılında görevi ne olsa beğenirsiniz.
Digital Equipment Crop adlı bilgisayar firmasının başkanı.

Bizde çok var onlardan

Bütün bunları niye mi yazdım? Şunun için.
Aynı çapsız, öngörü sahibi değil, resmen ‘karavanacı’ o kadar çok insan var ki bu ülkede.
Kimini ‘uzman’ olarak sunuyorlar topluma, kimi ‘eleştirmen’, kimi de ‘yorumcu’ olarak karşımızda.
“O artık bitti” dedikleri adam bir kanalı zirveye taşır, “Yılın bombası” dedikleri işler çakılır, “İş yapmaz” dedikleri filmler rekor kırar, ama biri bile, “Attım, ama tutmadı. Kamuoyunu yanılttığım için özür dilerim” demez.
O derece ‘pişkin’ler!
İşin ilginç yanı, bu şarlatanların ipine sarılan koca koca adamlar var bu ülkede.
Çünkü ‘prim’i hak edenin değil, bağıranların aldığı bir yer Türkiye.

GÜNÜN SÖZÜ
Size kafanız hükmediyorsa kralsınız, vücudunuz hükmediyorsa köle!.. (Cato)