MİLLİYET CADDE  –  18 Eylül 2012 Salı  ALİCE

Daha önce de yazdım, sosyal medyayı, kişi ve kurumları linç için kullananlar var. TRT Haber’e yapılanla ortaya çıktı ki, insanları galeyana getirip, sokağa dökmek için montajcılar da girmiş devreye. Yüzde 100 emin olmadıkça bu tür konularda gaza gelip, yorum yapmamak lazım.

‘Acun Medya çalışanlarına şok. Acun Ilıcalı, 20 çalışanını işten çıkardı.’
Acun Ilıcalı’nın yeni kanalı Star TV’deki ilk sınavını vereceği gün bir internet sitesinin ortaya attığı bu iddia üzerine Twitter ‘sallandı’ adeta.
Acun Ilıcalı’ya hakaretin, küfürün bini bi para.
Acun Ilıcalı, haberi yalanladı, ama ne fayda?
Sosyal medyanın kötü kullanımı üzerine bir örnek daha.
TRT Haber’in ‘Son Dakika’ rezaleti.
Afyonkarahisar’da şehit olan askerlerimiz için yapılan askeri törenin görüntüleri üzerindeki ‘Son Dakika’ yazısı şu:
“Şehitlerimiz memleketlerine uğurlanıyor:
Şehit cenazeleri yeni açılan kavşak ve duble yollar sayesinde artık daha kısa sürede memleketlerine ulaştırılıyor.”
Birçok haber gibi bu da moda söylemle ‘Twitter’ı salladı.
Aman Allahım ne yorumlar?
Oluşan tepkinin bir adım sonrası, sokağa çıkıp TRT’nin binalarına saldırmak.
Allah’tan tam bu aşamada duruma müdahale etti TRT Haber.
Kanalın Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Böken, yazdığı Tweet’le eklediği belgelerle, bunun TRT Haber’i karalamak için nasıl bir fotomontaj olduğunu gözler önüne serdi.
Sosyal medyanın yarattığı gücün, kötüye kullanımına dair verdiğim bu iki örnek arasında da ciddi farklar var aslında.
Acun Ilıcalı hakkında yapılan bir yalan haber üzerine bina edilen yorumların tek mağduru var, o da Acun.
Ancak TRT Haber’de durum farklı.
Sadece yalan haber söz konusu değil bunda.
Düşünülmüş, planlanmış ve uygulamaya konmuş bir tertip söz konusu.
Üstelik ‘şehit cenazesi’ gibi hepimizin hassas olduğu bir olay üzerinden yapıyorlar bunu.
Daha önce de yazdım, sosyal medyayı, kişi ve kurumları linç için kullananlar var.
TRT Haber’e yapılanla ortaya çıktı ki, insanları galeyana getirip, sokağa dökmek için montajcılar da girmiş devreye.
Ufuktaki tehlikenin farkında mısınız?
O yüzden yüzde 100 emin olmadıkça bu tür konularda gaza gelip, yorum yapmamak lazım.

BANA NE ONLARIN TWEET’LERiNDEN?

Türkiye’deki Twitter’da açılan hesap sayısı 9 milyon civarında.
9 milyondan ne kadarı gerçek ismiyle hesap açtı, ne kadarı takma isim ya da rumuzla yaptı Twitter’a girişini belli değil.
Twitter’daki eyuboglualice hesabımı takip edenlerin sayısı şu an itibarıyla 18 bin 760’tı.
Ben kaç kişiyi takip ediyorum, biliyor musunuz?
Sadece 207.
Bu rakamın anlamı ne?
Demek ki bir hayli seçiciyim bu konuda.
Twitter’ı her açışta karşıma çıkan ‘Kimi takip etmeli’ listesinden, işim gereği popüler kültür yıldızlarından bazılarını ve Türkiye’de olan bitenler hakkında ne yazacaklarını merak ettiğim sınırlı sayıda insanı takip ediyorum.
“İstemediğin ot burnunun dibinde biter” derler ya, Twitter’da da öyle.
Ne yaptıkları, ne dedikleriyle asla ilgilenmeyeceğim insanların tweet’leri bir bakıyorum ekranımda.
Çünkü takip ettiklerimden biri reetweet (RT) yapmış yazdıklarını.
Arkadaş, ben o insanın ne yazdığını merak ediyor olsam, takip ederim değil mi?
Bunu yapmadığıma göre parolam belli:
Benden uzak, Allah’a yakın olsun.
Hal böyleyken sen niye o tür insanların yazdıklarını RT yapıp, sokuyorsun gözüme.
Hani yazdıkları şeyler insanlığa hizmet eden, örneğin kan ihtiyacı, sosyal sorumluluk projesine destek falan olsa, eyvallah.
Öyle de değil.
Tweet’leri de karakterlerini yansıtıyor.
Ya sevmediklerini aşağılamışlar ya da birilerine methiyeler düzmüşler.
Sen çok sevdiysen onların yazdıklarını, çıkışlarını alıp duvarına as, ‘Siz de sevin diye’ bize dayatma.
Madem öyle, işte böyle:
Bundan böyle çıkaracağım takip listemden ‘istemediğim otlar’ı burnumun dibine sokanları.
Ne Şam’ın şekeri, ne Arabın yüzü. Yallah!

DÜĞÜNDE YÜZLERİNE NASIL BAKACAK?

Oğlu Alican Özbaş, kendisinden yaşça büyük Meltem Cumbul’la evlendiğinde, “Oğlum her halde annesini özledi, o yüzden annesi yaşında bir kadınla evlendi” diyen Erol Özbaş, çok geçmeden, “Meltem cici bir hanımefendi, ona saygım sonsuz” sözleriyle herkesi şaşırtmıştı.
Kamuoyundan gelen tepkiler üzerine geri vitese takan Erol Özbaş, tam gaz gidiyor anlaşılan.
Çünkü Özbaş, bu kez de oğlu ve gelini için görkemli bir düğün yapmaya karar vermiş.
Benzer bir ‘geri vites’ hamlesini de Cem Yılmaz’ın kayınpederinden bekliyorum.
Hasan Neşet Yağtu da çıkıp, “Cem Yılmaz, çok iyi bir insan. İyi ki öyle biri çıktı kızımın karşısına. Beni torun sahibi yaptıkları için dua ediyorum onlara” diyebilir.
Dilin kemiği yok nasılsa!

GÜNÜN SÖZÜ
Kula bela gelmez Hak yazmadıkça, Hak bela vermez kul azmadıkça.