MİLLİYET CADDE – 26 MART 2013 SALI  –  ALİCE

Vanity Fair editörünün, “Türkiye Suriye fark etmez. Nasılsa ikisi de Ortadoğu’da” deyip muhabirin Suriye’de çekilmiş bir fotoğrafı yerine, Boğaz’dan bir pozunu kullanıp, söyleşiyi ‘Terör ülkesi’ üst başlığıyla anons etmesine ne demeli?

cn_image.size.richard-engel

Amerika’nın ünlü dergilerinden Vanity Fair’in internet sitesinin manşetindeydi bu fotoğraf benbaktığımda. Sitenin ‘The Hostage’ (Rehine) başlıklı manşeti tıkladığımda, Aralık 2012’de Amerikan NBC     Televizyonu’nun Türkiye Temsilcisi Aziz Akyavaş’la Suriye’de birkaç gün esir kalan NBC’nin Ortadoğu muhabiri Richard Engel’la yapılmış söyleşi çıktı karşıma.
NBC muhabirinin baştan sona Suriye’de başlarına gelenleri anlattığı söyleşinin bu fotoğrafla manşete çekilmesi ve söyleşide başka fotoğraf kullanılmaması ilginç.
fft16_mf3138943 Hayır, Suriye’de.
O zaman bu fotoğraf niye?
Çünkü sayfayı yapan editör, tıpkı Richard Engel’ın söyleşide şikayet ettiği değişmeyen bir önyargının esiri. Engel söyleşide, “Ortadoğu’da Arapça konuşan yabancılar ya CIA için çalışıyor ya da İsrail’in istihbarat teşkilatı MOSSAD’ın ajanı sayılır” dedi.
Bizde de var benzer bir önyargı.
Ne için gelirse gelsin, Anadolu’nun her hangi bir ilinde çat-pat Türkçe konuşan her yabancı potansiyel ‘ajan’dır.
Şimdi NBC muhabirinin, “Yabancılara karşı böyle bir önyargı var Ortadoğu’da” diye dert yandığı Vanity Fair editörünün, “Türkiye Suriye fark etmez. Nasılsa ikisi de Ortadoğu’da” deyip muhabirin Suriye’de çekilmiş bir fotoğrafı yerine, Boğaz’dan bir pozunu kullanıp, söyleşiyi ‘Terör ülkesi’ üst başlığıyla anons etmesine ne demeli?

FORD’UN EN HINZIR iLANI

url-3urlurl-1Dünkü Cadde’de görmüşsünüzdür, Hindistan’da hazırlanan hınzır ilanı.
Cadde’de sadece Paris Hilton’u ön koltukta, Kardashian kardeşleri elleri  kolları bağlı, ağızları bantlı bagaja hapsedilmiş fotoğraf kullanıldı ama ilanın başka versiyonları da vardı.
Birinde, ön koltukta çapkınlıklarıyla ünlü eski İtalya Başbakanı Berlusconi, bagajda hapis ‘tele kızlar’, bir başkasında Formula pilotlarından biri ön koltukta, rakipleri bagajda hapis.
İnternet sitelerine düşer düşmez büyük ilgi gördü ilanlar.
Tepki de gecikmedi tabii.
Ford’un merkezi, kendilerinden izin almadan hazırlanan ilanlar için özür dileyince Ford’un Hindistan distribütörlüğü mecburen durdurdu kampanyayı.
Hindistan için yapılan bir kampanya, ama ilandakilerin hiçbiri yerli değil.
Hepsi ünlü, ama yabancı.
Olay patladıktan sonra ekip, “Bagaj genişliğini vurgulamak için yaptığımız bir çalışmaydı bu” dese de, aslında kullandıkları şu slogan anlatıyor her şeyi:
“Ford alın, endişelerinizi arkada     bırakın.”
Kardashian kardeşlerin yıldızı parlayıncaya kadar dünyada magazinin gözdesi kimdi?
Paris Hilton.
Ne yapsa haber oluyordu.
Kardashian kardeşler meydana  çıkınca, Paris’in pabucunu dama attı medya. Aslında o açıdan bakınca, medyatik insanların endişelerinin; ülkeleri, ırkları, dinleri farklı da olsa dünyanın her yerinden insanı ne denli ilgilendirdiğini ve eğlendirdiğini anlatan bir çalışma bu yapılan.
Artık büyük bir köye döndü dünya.

BiR iSTEK ŞARKISININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERi

Bindiğim takside radyo açıktı ve DJ, gelen SMS’leri okuyup, ardından istek şarkılarını çalıyordu. DJ, önce anne ve babasını genç yaşta kaybeden, bir süreden beri kanser teşhisiyle yattığı hastanede tedavi gören dinleyicisinin, “Yürümekte bile zorluk çekiyorum ama ümidimi kaybetmedim. Hayatta kalabilmek için sonuna kadar savaşacağım” mesajını okudu ve ardından da istek şarkısına yer verdi.
Gönderdiği SMS’te hastanede radyodan dinlediği şarkılarla kendini daha güçlü hissettiğini yazan Ufuk adlı kanser hastasının istek şarkısı İbrahim Tatlıses’tendi.
Çağımızın kâbusu kansere yakalanmış, radyoterapiden bitap düşmüş bir insanın, istek şarkısı olarak, ‘Beterin Beteri Var, Haline Şükret Dostum’u seçmesi, onunla kendini teselli edip, moralini yükseltmesi acayip etkiledi beni. O haldeki biri, ‘Beterin beteri var’ deyip, haline şükredebiliyor, peki biz ne yapıyoruz?
Eften püften konular yüzünden dünyayı dar ediyoruz kendimize.

GÜNÜN SÖZÜ
Hem aşık, hem akıllı olmak imkansızdır. (Francis Bacon)