MİLLİYET – 5 MAYIS 2014 PAZARTESİ  –  ALİCE

Okan Bayülgen’in hazırlayıp sunduğu programlar dizi PR’ı için uygun mecralar mı?
Show TV’deki “Makina Kafa”nın son canlı yayınında “Analı Oğullu” dizisinin oyuncuları Durul Bazan’la Sera Tokdemir’in başına gelenlere bakınca Bayülgen’in programlarının ideal bir yer olmadığı ortada.
Bayülgen’in konukları Nihat Doğan, Dilberay, Yasemin Conka, Cenk Eren ve “Analı Oğullu” dizisinin oyuncuları Durul Bazan’la Sera Tokdemir’di.
Durul Bazan’la Sera Tokdemir, “Burası dizimizin yayınlandığı kanal. Biz de dizimizin tanıtımı için buradayız” rahatlığıyla başladılar konuşmaya.
Dizinin senaristi ve başrol oyuncusu Sermiyan Midyat’ın şahane bir iş ortaya çıkardığını anlatıyorlardı ki, Nihat Doğan duruma müdahil oldu.
Yazdığı “Memleketimin Koyunları” adlı yeni bir kitabın tanıtımını yapmak için “Makina Kafa”ya çıkan Doğan belli ki etnik kökenini ilgilendiren bir konuda “koyun” olmak istemedi.
Çünkü iki oyuncunun, “Çok komik, çok eğlenceli” diye öve öve bitiremedikleri “Analı Oğullu” Mardinli bir aşiret reisi ve tebası üzerine sörf yapan bir dizi.
Doğan, AVM ve benzin istasyonları sahibi Mardinli Cano Ağa’nın erkeklik sorununu mizah malzemesi yapan “Analı Oğullu” gibi dizi ve filmlere, Kürtleri aşağılayıp, ötekileştirdiği için karşı olduğunu söyleyince ortam acayip gerildi.
“Analı Oğullu”nun oyuncularının, diziyi yazan Sermiyan Midyat’ın da Kürt olduğunu söylemesi, sonucu değiştirmedi.
Dizi oyuncularıyla Nihat Doğan arasındaki tartışma alevlenince Bayülgen yayına ara vermek zorunda kaldı.
Aradan sonra mevzu değişti.
“Makina Kafa”, izleyenlere “Ne içiyorsunuz siz orada?” diye tweet attıracak kadar renkli bir program oldu.
Sera Tokdemir, herkesi “koparan” şarkılar söyledi.
Dilberay ara sıra, “Hop, neler oluyor? Beni unutmayın ha” diye çıkışlar yaptı.
Yasemin Conka zaman zaman, “Nereye geldim ben böyle?” diye şaşkın şaşkın bakarken etrafa, yakalandı kameralara…
Program bitmeden Conka’ya da sıra geldi.
Hakkını yemeyeyim Bayülgen de Conka’nın hakkını teslim etti.
Programın sonlarına doğru Sera Tokdemir’in “Dizimiz hakkında kötü konuştu” diyerek Nihat Doğan’a duyduğu öfkenin geçmediğini göstermesi “Makina Kafa”nın dizi PR’ı yapmak isteyenler için ideal bir ortam olmadığının göstergesi.

İÇİMİZDEKİ ÇOCUK KATİLLERİ

“Çocuklarımıza çığlık atmayı öğretin” demiş Aile ve  Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam…
Bu çağrının nedeni belli:
Çocukların kaçırılması, tecavüz edilmesi ve öldürülmesine karşı tedbir.
Son günlerde öldürülen küçük çocukların ardından onları bu sapıklardan nasıl korumamız gerektiğine dair bir yığın öneri ortaya atan da var.
Çözüm bu mudur Allah aşkına?
O çocukları kaçıranlar, tecavüz edenler ve öldürenler başka bir ülkeden gelmedi.
Onlar da bizden…
Kiminin evladı, kiminin babası, kiminin abisi, kiminin kardeşi, kuzeni…
Canımızdan, kanımızdan hepsi…
Bakın Adanalı Akdeniz ailesine…
Polis, Süleyman Akdeniz adlı akrabalarını, 6 yaşındaki Gizem’i öldürmekten sorguladıklarında ne demişti Akdeniz ailesi?
“O yapmaz. O akrabamız, canımız ciğerimiz.”
Ama yaptı… “Akrabamdır, çocuktur” demedi, dünya tatlısı Gizem’i öldürdü.
“Çocuklarınıza şöyle sahip çıkın, böyle sahip çıkın” diye hepimize akıl verenlerden biri de çıkıp şunu diyemiyor ama:
“Ey millet! Bu sapıkları, canileri, kansızları da yetiştiren sizlersiniz. Ne olur evlatlarınıza insan, hayvan ve doğa sevgisi aşılayın. Doğurup sokağa atmayın. Evlat yerine suç makineleri yetiştirmeyin.”
Çocuklara çığlık atmayı öğretmek, çocuklara kıyanların cezalarını artırmak yok eder mi bu sorunu?
Sanmıyorum.
Keşke, kaynağına inmeden, sonuca müdahale ederek çözülecek bir mesele olsaydı bu…

GÜNÜN SÖZÜ
“Kaliteli insan işiyle, kalitesiz insan kişiyle uğraşır…”