MİLLİYET CADDE – 1 ŞUBAT 2013 CUMA  –  ALİCE

‘Hükümet Kadın’ bana komediden çok propaganda kaygısıyla yapılmış bir film gibi geldi.  30 yıldır akan kanın durması için insanların ‘barışın dili’ni kullanmaya özen gösterdiği bir dönemde filmin, etnik milliyetçilik üzerinde sörf yapması doğru bir hamle mi?

Oyuncu, senarist ve yönetmen Sermiyan Midyat, iyi konular yakalıyor ama onları sinemaya başarıyla aktarabiliyor mu? İşte orası büyük bir soru işareti.
Senaryosunu yazıp, yönettiği ‘Ay Lav Yu’ filmi de böyleydi, bugün vizyona giren ‘Hükümet Kadın’ da. Konu ilginç, güzel espriler de var filmde ama yetmiyor bunlar işi kurtarmaya.
Hani pazara gidip sebzenin en iyisini, en tazesini alıp, onlardan tadından yenmeyecek bir yemek yerine, salçasız, yağsız ve tutsuz bir yemek yapmak gibi bir şey bu.
30 yıldır akan kanın durması için insanların ‘barışın dili’ni kullanmaya özen gösterdiği bir dönemde komedi iddiasındaki bir filmin etnik milliyetçilik üzerinde sörf yapması doğru bir hamle mi?
Sermiyan Midyat, “Ama gerçek bu” diyebilir.
Doğrudur, ama her gerçeği, her yerde uluorta söylemenin bazen faydadan çok, zarar getirebileceğini de hesaba katmak gerekir.
Demet Akbağ’ın oynadığı ‘Xate’ adlı kadın, 7’si erkek 1’i kız olmak üzere tam 8 çocuk annesi. ‘Xate’nin tek kızını istemeye geliyor ilçenin karakol komutanı.
‘Xate’ diyor ki, “İki dil biliyor benim     kızım”.
Peki nedir o diller?
Ana dili Kürtçe, yabancı dili Türkçe.
Ne bu espri, ne de Doğu insanı için “Kürtçe doğar, Türkçe büyürler” vurgusu bugün toplumun büyük bir kesimince kabul gören ‘barışın dili’ne hizmet eder.‘Gerilim iklimi’ne     yarar bu.
Bu tür vurguların sıkça yapıldığı ‘Hükümet Kadın’ bana komediden çok propaganda kaygısıyla yapılmış bir film gibi geldi.
Okuma yazma bilmeyen bir kadının kocası ölünce Midyat Belediye Başkanı olmasını anlatıyor film. 1957’de başlayıp     27 Mayıs 1960 ihtilaline kadar geliyor hikaye.
Demet Akbağ’ın canlandırdığı karakterin ismi Xate.
1950’li yılların sonunda alfabede olmayan, ama Kürtçe’de var diye X harfinin resmi yazışmalarda kullanılmasına izin verecek devlet?
Yapma Sermiyan Midyat!

YILDA 350 KiTAP OKUYAN YAZAR

‘Yeni çıkanlar’ arasında gördüğüm kitabın ismi dikkatimi çekti.
Alıp, bir inceleyeyim dedim, o da ne?
Kitabın 220 sayfası özlü sözlerle dolu.
Ama her sayfada bir söz var.
Göz dolgunluğu yaratsın diye büyük puntolarla yazılmış her biri.
Üstelik yazara özgü değil bu sözler.
Kiminin sahibi belli değil, ama bazılarını söyleyenler belli.
Ancak hiçbirinde mahreç belirtmemiş kendisi.
Yayınevinin kitabın yazarını tanıttığı     bölümde şöyle bir vurgu var:
“Yazarımız yılda ortalama 350 kitap okur.”
Doğrudur.
Okuduğu kitaplar yazarınki gibi 220 cümleden ibaretse sorun yok.
Başkalarına ait 220 sözü kaynak belirtmeden kullanmak ve bunu 19 TL’lik kitap olarak piyasaya sürmek şık bir şey     olmasa gerek.

GÜNÜN SÖZÜ
Suskunluğum asaletimdendir! Her lafa verilecek bir cevabım vardır aslında.
Ama bir lafa bakarım laf mı diye bir de söyleyene bakarım adam mı diye! (Mevlana)