MİLLİYET – 20 EKİM 2014 PAZARTESİ  –  ALİCE

Bu ülkede güya mahkeme kararıyla bankaların kredi kartı sahiplerinden “Yıllık aidat bedeli” alması yasak.
Her gün cep telefonumuza bir yığın mesaj ve telefon geliyor:
“Bankalara ödediğiniz kredi kartı aidatları ve kredi alırken kesilen dosya masraflarını geri almak için bizi arayın.”
Radyo ve televizyonlarda da bu amaçla bir yığın reklam var, ama bankalar yine bildiğini okuyor.
TEB’in açılımı ne?
Türk Ekonomi Bankası.
Adı “Türkle başlayan banka, kendini Türkiye Cumhuriyeti’nin yasalarının üstünde görüyor olmalı ki 120 lira “Yıllık kredi kartı aidatı” fatura etti bana.
Arayıp, bunun yasal olmadığını söyledim, ama nafile.
Her seferinde verdikleri yanıt, “O parayı ödemek zorundasınız” olunca, Twitter’dan dile getirdim şikâyetimi.
Anında TEB’in PR şirketi ve Kurumsal İletişim Müdürü girdi devreye.
Bir gün önce bana, “Kartınıza ait 120 lirayı ödemediniz” şeklinde uyarı SMS’i gönderen bankadan son gelen mesaj:
“Sayın müşterimiz …nolu kartınıza ait 120 TL tutarındaki ‘Yıllık Kart Ücreti’ talebiniz üzerine iptal edilmiştir.”
Teşekkürler ve hoşçakal TEB!
Artık müşteriniz değilim, ama “Savaşçı” biri oldum sayenizde.
Kendini yasaların üstünde sayan her birey ve kurumla ölümüne savaşacağım bundan böyle…

DİJİTAL SOYGUNCULAR

Banka kartı bilgilerini ele geçiren çetelerin hesaplardan para çekmek için eksiklerini tamamlama adına kurdukları tezgaha dikkat çektiğim “Dikkat! Telefonla soyulabilirsiniz” başlıklı yazım üzerine o kadar çok mail geldi ki okurlarımızdan… Demek ki çok kitlesel bir konu bu.
Bankadan dışarı çıkmaması gereken kredi kartı bilgilerine bir şekilde ulaşan “Dijital soyguncular” cirit atıyor, mağdur ettikleri veya etmeye çalıştıkları insan sayısı çığ gibi artıyor.
Maalesef bankalar ve devlet, adeta eli kolu bağlı bu soygunu seyrediyor.

DENİZ SEKİ NEREDE?

Sonu, “iddia edildi”, “öğrenildi”, “belirtildi”, “tespit edildi”yle biten “kaynağı meçhul” haberler yok mu? Hastayım bu haberlere!
Her satırını ezberlerseniz dahi, o bilgilerin(!) kaynağı “Sarı çizmeli Mehmet Ağa”nın kim olduğunu asla öğrenemezsiniz.
Düne kadar yurtdışına kaçtı “söylentileri”nin aksine Türkiye’de olduğu, yakalanmamak için sürekli saç rengini değiştirdiği, hatta kimi zaman başörtü bile taktığı “belirtilen” Seki’nin, şimdi de dört aydır Mykonos’ta olduğu ve aylık 5 bin eurodan kiraladığı evde yaşadığı “ileri sürüldü”.
Seki’nin Türkiye’de olduğu doğruysa, o zaman bu yalan… Ya da tam tersi…
Ortada bir “kaçak” ve bir de “yalan haber” var. Peki hangisi doğru? Şayet bu “bilgilerin kaynağı” polisse, o daha da vahim!
Anlaşılan o ki Seki, yakayı ele verene kadar sürecek bu birbirini yalanlayan haberler!

CEM YILMAZ NE YAPSA YARANAMIYOR BUNLARA

Cem Yılmaz’ın “Pek Yakında”sını seyredip beğenenler de var beğenmeyenler de… Doğaldır. Birinin “süper” dediği başkasına “vasat” gelebilir. Demirören İstiklal’de izlediğim “Pek Yakında” süper bir film mi? Hayır. Kötü mü? Değil… Ne kopardı ne de sıktı. Bir daha izler miyim?
Hayır.
Cem Yılmaz, “Alper Turgut beğenirse tamamdır” dediğine göre belli ki gişeden çok kendi zevki için çekti bu filmi.
Alper Turgut’un beğendiği filmi iki haftada 1.5 milyon kişi seyretti, ama Cem Yılmaz ne yapsa bazılarına.
2013’te izleyeni kahkahaya boğan stand up gösterisini beyazperdeye taşıdı ve 3.7 milyon seyirciyi çekti sinemaya…
Adam güldürüyor, “Film değil bu” diyorsunuz… Film çekiyor bu sefer, “Koparmadı bizi” diye dert yanıyorsunuz.

GÜNÜN SÖZÜ
“Herkesin fikir birliğine vardığı bir akşam, kayıp bir akşamdır.” (Albert Einstein)