MİLLİYET – 13 EKİM 2014 PAZARTESİ  –  ALİCE

Muhalif mizah programı "Heberler"in sunucusu Memet Ali Alabora, artık yurtdışında, yapımcısı Elif Dağdeviren, "Altın Portakal"ın Direktörü olarak Antalya'da...
“Heberler”in sunucusu Memet Ali Alabora, artık yurtdışında, yapımcısı Elif Dağdeviren, “Altın Portakal”ın Direktörü olarak Antalya’da…

Hatırlar mısınız? Digiturk’teki Türkmax Gurme’nin Türkmax olduğu dönemde “Heberler” adında bir program vardı.
Siyasetçisinden sanatçısına gündem oluşturan, her olayı mizahi bir dille ele alan ve muhalif duruşuyla kısa sürede ün yapan “Heberler”in ekran önünde Memet Ali Alabora, Mahir İpek, Serhat Kılıç, kamera arkasında ise Elif Dağdeviren gibi isimler vardı.
Çok geçmeden “Gezi Olayları” patladı.
“Heberler” ekibi neredeyse tam kadro oradaydı.
Çünkü “Heberler”in duruşu, söylemi bunu gerektiriyordu.
Gezi eylemleri “Heberler”in sonunu getirdi.
Türkmax yönetimi konjonktürel rüzgârın etkisiyle yayından kaldırdı “Heberler”i…
“Heberler”in sunucusu ve oyuncusu Alabora’nın, “Mesele sadece Gezi Parkı değil arkadaş, sen hâlâ anlamadın mı?” yazan tweetinin başına ne gibi bir iş açtığı hepimizin malumu.
Yıllardır yürüttüğü Sinema Oyuncuları Sendikası’nın başkanlığını da bırakan Alabora, artık Londra’da…
“Heberler”in yapımcısı Elif Dağdeviren ise bir süredir “Altın Portakal’ın direktörü” olarak Antalya’da…
Çünkü Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, “51’inci Antalya Altın Portakal”ın organizasyonunu ona emanet etti.
Türk Sineması’nın 100’ncü, Altın Portakal’ın 50’nci yılına damgasını vuran ne oldu?
Sansür!
Gezi’yi anlatan “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” adlı belgesele sansür uygulanınca tüm jüri istifa etti.
Ortada eserleri değerlendirecek kimse kalmayınca mecburen belgesel yarışması iptal edildi.
Dağdeviren’in direktör olduğu festivalin “İkna odası”na alınan o belgeselin yönetmeni Reyan Tuvi ise “Festivale devam” dedi.
50 yıldır sinemacıların aldığı “Altın Portakal” ödülünü afişlerine gururla yazdıkları “Altın Portakal”ın geldiği noktaya bakar mısınız?
Bazı sinemacılar, “Filmimizin afişine, ‘Bu film 51. Altın Portakal Film Yarışması’na katılmamıştır’ yazacağız” diye işin mizahını yapıyor.
Buyurun size, belgesel ya da uzun metraj fark etmez, tam filmi çekilecek bir hikâye!

TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNİ KOBANİ’YE BAĞLAYANLAR

Kobani bahanesiyle Türkiye’yi yangın yerine çevirenlerin ne kadar can ve mal kaybına sebep oldukları ortada.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyin Erdoğan, Trabzon ve Rize’de yaptığı açıklamalarda bundan böyle polis ve askerin, sadece kalkanlarıyla kendilerini korumayacağını, eylemcilere misliyle karşılık vereceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı, TBMM’nin bu hafta gösterilerde başvuranların cezalarını ağırlaştıracak yeni yasal düzenlemelerin de yapılacağını açıkladı.
Umarım bu kez molotof atanlara hak ettikleri cezayı verecek kanunu çıkarır TBMM…
Devletin tepesinden olaylara bakış böyle.
Peki sahada durum ne?
Bazı şehirlerde eylemcilere karşı insanlar ellerine pala, sopa ve silah alarak sokağa çıkmasını da iyi okumak lazım, Bingöl’deki iki polisi  ettikten sonra ölü ele geçirilen PKK’lının cenazesinde Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürü Lütfü Çiçek’in DBP İl Başkanı Zübeyde Zümrüt’e söylediklerini de… İşte o müdürün söyledikleri:
“4 aydır her gün sizinle karşı karşıya geldik. Çok nazik, kibar bir şekilde. Çözüm süreci nedeniyle beni hiçbir zaman bu şekilde görmediniz. Çelik yelekli, kastlı, silahı hazır vaziyette.     4 ay boyunca siz konuştunuz. Şimdi konuşma zamanımız. Çünkü şehitlerimiz var. Bingöl’de katledilen abilerimiz, meslektaşlarımız, kardeşlerimiz. Konvoyda kesinlikle siren sesi, herhangi bir işaret, terör örgütünü simgeleyen hiçbir görmek istemiyorum. Olduğu anda müdahale olacak. Serhildanı (başkaldırı) bize siz öğrettiniz. Biz de size Türkiye Cumhuriyeti’nin parçalanmayacağını, yıkılmayacağını öğreteceğiz.”
Bir başka polis de, “Cenaze üzerinden prim ve yapmayın. Konvoyu alıp biran önce gidin buradan. Bu işin tahammülü kalmadı artık. Tahammül yok, sabır da yok” sözleriyle müdahil oldu duruma.
Bunun üzerine cenazede hiçbir flama açılmadı, slogan atılmadı.
Bundan böyle keşke her cenazede, her gösteride böyle aklıselim galip     gelse.
Aksi halde huzursuz günler bekliyor bizi yine…

GÜNÜN SÖZÜ
“Şarkıyı değil, ancak bir şarkıcıyı kafese koyabilirsiniz.” (Franklin D. Roosevelt)