MİLLİYET CADDE  –  21 Haziran 2012 Cuma  ALİCE

Daha önce kampanya yıldızı olarak çalıştığı sanatçılarla benzer anlaşmalar yapan ve çoğu kez uzatma opsiyonunu kullanarak yeni reklamlar çeken Pepsi, ne oldu da ‘Diva’yı ‘Ay’da bıraktı, merak ediyorum doğrusu?


Azra Akın

Müzik dünyasının tek ‘Diva’sı alaturkacı Bülent Ersoy’la global içecek markası Pepsi’nin işbirliği uzun sürmedi.
Aslında Bülent Ersoy’la Pepsi’nin anlaşması ‘1+3’tü.
Bunun anlamı şu:
Bülent Ersoy, üç ay boyunca markanın yüzü olacak, taraflar birbirlerinden memnun kalırsa, kalan dokuz ay için de üç farklı reklam kampanyasıyla proje bir yılda tamamlanacaktı.
900 bin TL’ye anlaşan ve yarısını peşin alan Bülent Ersoy, öğrencisi rolündeki Azra Akın’la kamera karşısına geçtiği reklamda Pepsi’nin verdiği enerjiyle Michael Jackson’ın meşhur ‘Ay yürüyüşü’nü (moon walk) yaptı.
Marka Türkiye’nin yetkilileri reklamın televizyonlarda yayınlanmasından sonra gelen beğeniler üzerine Bülent Ersoy’a bir teşekkür yemeği verdi.

‘Diva’ya kolye verdiler ama…
Yöneticiler o yemekte Bülent Ersoy’a sadece ‘kuru bir teşekkür’ etmedi.
‘Diva’ya yakışır bir kolye de hediye ettiler.
Ancak o ödüllendirmenin devamı gelmedi.
Aksine ‘maaşa zam, işe son’ gibi bir durum söz konusu oldu.
Pepsi, ‘Diva’yı ‘Ay yürüyüşü’nde bıraktı ve reklam kampanyasını Azra Akın’la sürdürmeye karar verdi.
Daha önce kampanya yıldızı olarak çalıştığı sanatçılarla benzer anlaşmalar yapan ve çoğu kez uzatma opsiyonunu kullanarak yeni reklamlar çeken marka, ne oldu da ‘Diva’yı ‘Ay’da bıraktı, merak ediyorum doğrusu?
Pepsi’nin merkezi global bir kampanya kararı aldı da böyle oldu desem, değil.
Çünkü marka, Kilyos’ta Azra Akın’lı yeni bir reklam filmi daha çekti.
Sloganı ne?
“Pepsi, yaşatır seni…”
Her içeni yaşatan Pepsi, ne oldu da ‘Diva’yı öldürdü?
Yoksa birlikte oynadıkları reklamda öğrencisi rolündeki Azra Akın’ın ‘gençlik aşısı’ diye içirdiği Pepsi’nin içinde başka bir şey mi vardı?

KÜÇÜK?DENiZLERiN BÜYÜK?BALIKLARI!

Gazeteciliğe yeni başladığım dönemde yaptığım ilk dizi röportajın başlığıydı bu.
80’li yılların başında ‘Küçük denizlerin büyük balıkları’ başlığı altında İstanbul’un büyük gazinolarında değil, küçük gazinolarında assolistlik yapanları tanıtmıştım okurlara.
O isimlerden biri de Muazzez Ersoy’du.
Sonra küçük denizlerden kurtulup, büyük denizlere geçti, nostalji kraliçesi oldu.
Çeyrek asır sonra aynı başlığı kullanıp, bir yazı yazmamın sebebi, DMC Genel Müdürü Samsun Demir’le DMC’nin eski sanatçılarından Volkan Konak’ın Twitter’daki atışması.
Olay şu:

Tam bir kayıkçı kavgası
Samsun Demir, şirketinin sanatçılarından Sertab Erener’in ‘Ey Şuh-i Sertab’ adlı albümünün  65 binle 2012’nin en çok satan albümü olduğunu yazdı.
Bu tweet’e Volkan Konak’ın yeni yapımcısı Polat Yağcı’dan itiraz geldi.
Yağcı’nın “Ben Volkan Konak diye biliyordum” tweet’inden sonra Volkan Konak da şunları yazdı:
“Sevgili Samsun, sen böyle  fauller yapmazdın. Gerçi alıştım artık, gözlerim yaşarmıyor. Ayrıca DMC’nin başarısını kendi başarım gibi görürüm, bilirsin. Yazık, çok yazık.”
Bunun üzerine Demir şöyle bir tweet attı:
“Net satış rakamlarına göre Volkan da 61 binle ikinci sırada.”
Eskiden kaset tirajı 100 bini geçmeyenlerin “Satmıyor” diye korsanını bile çıkarmıyorlardı.
Deniz bitti, yapımcısından şarkıcısına herkes kayıkçı kavgasında.

İngilizlerin dijital sevinci
Geçenlerde İngiltere’deki müzik yapımcılarının bayramı vardı?
Niye biliyor musunuz?
Dijital müzik satışlarından elde edilen gelir, mekanik satışlardan kazanılan parayı geçtiği için.
İngiltere, demir çelik ihracatından kazandığı paranın daha fazlasını müzik ihracatından kazandığı dönemlerde 50 milyon albüm satıyordu bizde.
Bugün albüm satışlarının toplamı 10 milyonu bile bulmuyor.
Dijital satışlardan elde edilen gelise mekanik satışlardan elde edilenin henüz yüzde 20’si civarında.
İngiltere’nin rakamlarını yazayım da anlayın aradaki farkı:
İngiltere’de ilk defa dijital müzik pazarının payı yüzde 55’e çıktı, mekanik satış pazarıysa yüzde 45’e düştü.
2012’nin ilk üç ayında İngiltere’nin dijital müzik satışlarından elde ettiği gelir 155.8 milyon sterlin.

GÜNÜN SÖZÜ

Düştüğünde yanında olan değil, kalkman için el uzatan dosttur.
Unutma, kötü günde katkısı olmayanın iyi günde hissesi yoktur.