MİLLİYET CADDE – 27 Kasım 2012 Salı ALİCE

Türkan Şoray’ın ‘Sinemam ve Ben’ kitabında birçok sırrını, hakkında merak edileni paylaştığı ‘Ben’ bölümü müthiş… Doğrusunu söylemek gerekirse ondan beklemiyordum böylesine cesur bir hamleyi.

Merakla beklediğim bir kitaptı; nihayet çıktı… Çıkar çıkmaz da bir solukta okudum Türkan Şoray’ın yazdığı ‘Sinemam ve Ben’i. Türkan Şoray’ın sinemasını az-çok bildiğimden olsa gerek, o bölüm çok fazla heyecanlandırmadı beni… Şoray’ın kendini anlattığı, birçok sırrını, hakkında merak edileni okurlarla paylaştığı ‘Ben’ bölümü müthiş… Doğrusunu söylemek gerekirse ondan beklemiyordum böylesine cesur bir hamleyi… Şoray, yıllarca hayranlarının merak ettiği, gazetecilerin ‘Sultan’ı üzmemek için sormaktan imtina ettiği konuları bu kitapta açık açık yazdı… İşte Türkan Şoray’ın kitabının ‘Dertlerim, Zaaflarım…’ bölümünde yazdıklarından birkaçı:

Ellerim neden titriyor?
Zaman zaman ufacık duygusal bir tetiklemeyle ellerim titrer, ellerimin titremesi kalbimin titremesidir. O an çok heyecanlı olduğum düşünülür. Duygu yoğunluğunun bendeki etkisi bu heyecan. Duygusallığa çok yatkın bir yapım var. Her detay üzerinde fazlasıyla duran, hep duygularıyla yaşayan biri olduğum için her durumda yaşadığım her olaya duygusal tepki veririm.

Yağmur geldi, migren bitti
Bana hayatı zehir eden migrenim… 18 yaşındayken başladı. Hava değişimiyle, gıdayla, üzüntüyle aniden gelen bir ağrı, gözlerim dahil yarım baş ağrısı, mide bulantısı… Sette migrenimin tutması oyunculuk performansımı etkiliyordu. Hiçbir ilaç geçirmez, üç gün sürerdi ağrılarım. Yıllarca böyle çektim. Yağmur’un doğumundan sonra geçti neyse ki!

Oldum olası balık etiyim
İştahlı bir insanın perhiz yapması çok zor. Annem anlatırdı; bebekken süt emerken doymak bilmez, homur homur söylenir, kıpkırmızı olurmuşum. Annem küçükken “Ye kızım” diye arkamdan hiç koşturmazdı. Yani daha bebeklikten iştahlıymışım.

Sultan’ı üzen üç konu
Uzun yıllar kendi seslendirmemi yapmamış olmam beni üzüyor. Keşke o yıllarda bunun önemini kavrayıp, şartları da zorlayıp kendi seslendirmemi yapsaydım. Bir de TV’de oynayan bazı eski filmlerimi seyrederken çileden çıkıyorum. Aşırı makyajla kendimi güzelleştireceğim yerde çirkinleştirmişim. Setlerde makyajcı yoktu, bilsek de bilmesek de acemice kendimiz yapıyorduk makyajımızı. Kimse yönlendirmiyordu bizi. Çok toyduk, tecrübesizdik.
Yabancı dilimin olmaması çok üzüyor beni. Kendime kızıp, söyleniyorum, yeminler ediyorum mutlaka dil öğreneceğim diye. O kararla derslere başlıyor, harıl harıl çalışıyorum. O süre içinde bülbül gibi konuşmaya başlıyorum. Bir film çekimi girince araya dersler kalıyor, bildiklerimi de unutuyorum. Yabancı biriyle karşılaşınca yine dut yemiş bülbül gibi susuyorum. Yıllarca bu konuda kendimi eksik hissettim. Hala deliler gibi öğrenme arzusundayım.
Türkan Şoray’ın, “Aramızda yıllardır süren dostluk duygularıyla okuyun bu kitabı. Siz, zor beğenen bir insansınız. Beğenirseniz mutlu olacağım” notuyla imzalayıp gönderdiği kitapla ilgili daha yazacaklarım var, ama şimdilik bu kadar…
GSM KAMPANYALARI YANILTICI OLMAMALI

Turkcell, Vodafone ve Avea arasındaki rekabetten hangi şirketin karlı çıktığı hiç mi hiç ilgilendirmiyor beni. Her kullanıcı Gibi işin beni ilgilendiren kısmı, kaliteli hizmet almak, kandırılmamak ve kazıklanmamak. GSM şirketleri o kadar çok kampanya, o kadar çok reklam yapıyorlar ki, hangisinin doğru söylediği konusunda aklım karışıyor doğrusu…
Reklam Özdenetim Kurulu’nun reklam durdurma kararları, Rekabet Kurulu’nun kestiği haksız rekabet cezaları, oyunun kuralları içinde geçmediğinin kanıtı. Türkiye’de oyunun kurallarını belirleyen kurum, Bilişim Teknolojileri Kurulu. Kuralları belirleyen BTK’nın GSM şirketlerine, “Her şirket kafasına göre bir şirketin araştırmasını kaynak gösterip, kampanya yapamaz” deyip, referans alabilecekleri kaynakları göstermesi şart.
15 milyar TL’lik pazara sahip GSM şirketlerinin 3G hızı, kapsama alanı genişliği gibi sahalarda ölçümlerini yapacak bağımsız kuruluşları BTK belirlemeli. GSM’de bir dünya devi olan Vodafone, Türkiye’de Turkcell’le ya da avea ile yarışırken rekabet, tıpkı İngiltere’de ve Amerika’daki gibi oyun kuralları içinde geçmeli.

GÜNÜN SÖZÜ
Çocuğuna küçük şeylerden zevk almasını öğreten ona büyük bir servet bırakmış olur. (Etienne Gilson)