MİLLİYET CADDE –  3 Ekim 2012 Cumartesi  

ALİ EYÜBOĞLU İLE CADDE SOHBETLERİ

“SPİKER SEYİRCİYE GÜVEN VERMELİ”

Ekran yüzü olduğu kanalla öylesine özdeşleşti ki, sanırsın o orada duruyordu ve ATV onun üzerine kuruldu...

Kurulduğu günden bu yana kanalda o kadar çok yönetim değişti ki… Sadece yönetimler değil, patronu bile defalarca değişti, ama Şebnem Sunar Küçük hep ATV ekranında olmayı başardı. Bir ekiple gelenin, çoğu kez aynı ekiple, siyasetle gelenin siyasetle gittiği yerdir medya. Şebnem Şunar Küçük, hala aynı işi yaptığına göre bunu nasıl başardı? Bu haftaki Cadde Sohbeti’nin konuğuna yönelttiğim ilk soru bu oldu.
Sizi ilk başladığınız TV’de en uzun süre çalışan en istikrarlı spiker olarak tanıyoruz… Bunu nasıl başardınız?

Aslında bunun özel bir sebebi yok, öyle gelişti, öyle gidiyor. Benim önceliğim her zaman haberin kendisi oldu. İşinize, haberin kendisine konsantre olursanız diğer faktörlerin dışında kalmayı da büyük ölçüde başarıyorsunuz. Sahipler değişti, ekipler değişti ve ben bu değişikliklerin dışında, haberin içinde kalmaya çaba gösterdim. Kolay olduğunu söyleyemem, tam tersine çok zorlandığım zamanlar oldu, ayrılmayı düşündüğüm dönemler yaşadım, arada başka kanallardan teklifler aldım. Fakat, sonuç olarak, her gelen yeni ekiple uyum içinde çalıştığımı söyleyebilirim.

Ara ya da ana haber sunan spikerlerin sizce hangi kriterlere sahip olması gerekir? Bu mesleği yapmak isteyen gençlere ne önerirsiniz?
Elbette sadece güzel olup, diksiyon dersi almak iyi spiker olmaya yetmiyor. Hatta donanımlı olmak bile bazen yeterli olmayabilir. Sanırım bir de çok iyi tarif edemediğim bir tür ekran ışığı gerekiyor. Haber sunan kişilerde güven aranır. İzleyiciye güven vermek için spikerin önce kendine güvenmesi gerekiyor. Nitekim bu güven ekrandan bariz bir şekilde yansır. Seyirci spikerin özgüvenini çok net biçimde görür ve hisseder. İşte bu özgüveni kazanmak için sürekli ve kesintisiz haberin içinde olmak ve gündemi sürekli takip etmek gerekiyor. Üzerine bir de tecrübe eklemek gerekiyor ki bu, hiç bitmeyen asla eksilmeyen bir gereklilik. Seneye 20’nci yılımı dolduracağım. Ve inanın 20 yıllık tecrübe bana az geliyor. Olağanüstü stresli bir meslek. O yüzden gençlere hep çok iyi düşünüp karar vermelerini ve sabırlı olmalarını tavsiye ediyorum.

Formunu genlerine borçlu

Her zaman fit ve formdasınız? Formunuzu neye borçlusunuz?
Hiç diyet yapmadım. Spor, düzenli olmasa da hayatımda her zaman oldu. Yüzmeyi seviyorum, fitness yapıyorum. Bir süredir ağırlık çalışıyorum. Spora gitmemişsem evde mutlaka koşu bandına çıkıyorum. Sporu zayıflamak veya kalori harcamak için değil ruhsal açıdan beni çok rahatlattığı için yapıyorum. Sporun formumu korumamda çok etkisi var ama doğrusunu isterseniz galiba ben formumu genlerime borçluyum.

“Elinde telefon değil kitap olsun isterim”

15 yaşında bir kızınız var. Nerede okuyor? 
Koç Lisesi’ne gidiyor.

Kızınız Senem ne olmak istiyor, siz ne olmasını istiyorsunuz?
Bu ara estetik cerrah olmak istiyor. Olursa yaşadım. (Gülüyor) Ben sadece o mutlu olsun istiyorum. Ne olmak istiyorsa yanındayım. Ama tavsiye istediğinde kimseye muhtaç olmayacağı bir işi olması gerektiğini söylüyorum.

Kızınıza yeterince kaliteli vakit ayırabiliyor musunuz?
Hafta sonu ana habere geçtiğimden beri evet. Özellikle ergenlik çağında yanında olmak çok ama çok önemli. Hem tiyatroya hem müziğe hem de el sanatlarına yeteneği olan bir kızım var. Harika keman çalıyor. Birlikte müzik dinlemek, şarkı söylemek, dans etmek, kitap okumak, dertleşmek çok keyifli. Biz anne ve babası olarak hep kaliteli zaman geçirmeye özen gösterdik. Küçükken ona masal anlatmakla kalmadık, masalları hepimiz bir karakteri oynayarak canlandırdık. Bebekliğinden bu yana bütün tatillerimizi hep onunla yapıyoruz. Her yere birlikte gittik. Şimdi daha çok, hayatın içinde neler olduğunu görmesiyle ilgileniyorum. Benimle işe geldiğinde onu da çalıştırıyorum. Hem dünyada neler olduğunu görüyor, hem de hayatın pek de kolay olmadığını. Merhametli, vicdan sahibi, özgüveni yüksek, küçük şeylerle mutlu olabilen bir çocuk yetiştirmeye çalışıyoruz.

“Evin tamir işleri bizden sorulur”

Peki ya eşinize?
Doğrusu tüm boş zamanlarımızda birlikteyiz ama ne yalan söyleyeyim, bu hiç bir zaman yeterli olmuyor. Çoğunlukla üçümüz vakit geçiririz. Ama genelde onlar tatil yaparken ben çalışıyorum. Buna hiç alışamadılar ama hiç belli etmiyorlar. En çok evde vakit geçirmekten hoşlanıyoruz. Yazın evde sık sık bahçe partilerimiz olur. Arkadaşlarımızla çok eğleniriz. Yemek yapmaya, yedirmeye bayılırız. Bahçeyle uğraşmayı çok seviyorum. Bahçe mobilyalarının zımparalama ve yağlama işlerini çoğu zaman ben yaparım. Eşim de tamir işlerine bayılır. Bu yüzden eve pek elektrikçi, tesisatçı gelmesine gerek kalmaz.

“Gözyaşımı içime akıtarak okuyorum şehit haberlerini”

Özellikle üzücü haberleri sunarken hislerinizi belli etmemeyi nasıl başarıyorsunuz? 
Benim en zor okuduğum haberler şehit haberleri. Ve meslek hayatım boyunca duyduğum acıyı yutarak, gözyaşımı içime akıtarak bu haberleri okuyorum. Hislerimi tamamen belli etmiyor değilim. Mimiklerimle bazen belli ediyorum ama seyirciyi de rahatsız etmemek gerek. Yani elle, kaşla, gözle yorum yapmaya gerek yok.

“Ekrandaki herkesin taklidini yapardım”

Sizinle ilgili bir yazı okudum internette. Mersin’de varlıklı ailelere ait apartmanın yıkılışını heyecanla anlattığınız için size, “Büyüyünce ya spiker ya muhabir ol” tavsiyesinde bulunan Güney Haber gazetesinin kadın muhabiriyle ünlü bir spiker olduktan sonra hiç karşılaştınız mı?
Mersin’de doğduğum yazıyor internette ama doğru değil. Ben İzmir’liyim. Babamın işi dolayısıyla 6 yıl Mersin’de yaşadık. Olay olduğunda 8 yaşındaydım. Yıkılma anı hala gözümün önünde. O muhabir birilerinden bilgi almaya çalışıyordu ama kimse anlatamıyordu. O gelmeden ben onun yanına gittim ve her şeyi bir çırpıda anlatıverdim. Genç bir kadındı. Bir daha hiç görmedim ama görmeyi çok isterdim.

O yıllarda sürekli taklitlerini yaptığınız spikerler kimlerdi?
Hiç hatırlamıyorum. Taklit ettiğim özel biri yoktu. Kim haber okursa kadın erkek farketmez onu taklit ediyordum. Ama ben yalnızca haber spikerlerinin değil televizyona çıkan herkesin taklidini yapardım. Ajda Pekkan, Nilüfer, Heidi, Şeker Kız Candy…

ŞEBNEM SUNAR  KÜÇÜK’ÜN ‘EN’LERİ

Renk?
Yeşil
Yemek? 
İskender
İçecek? 
Ayran
Şehir? 
İzmir ve İstanbul
Tatil yeri?
Bodrum, Los Angeles
Lider? 
Atatürk
Takım? 
Fenerbahçe
Film? 
Truman Show, Selvi Boylum Al Yazmalım
Şarkı? 
Sil Baştan/Şebnem Ferah

10 İSMİN ÇAĞRIŞTIRDIĞI

ERDOĞAN AKTAŞ
Mutfaktan gelen tecrübe deposu.
UYGAR EREMEKTAR
Akış profesörü, kelime canbazı
CEM ŞAŞMAZ
Beni ATV’li yapan
ESEN ÜNÜR
Beni haber spikeri yapan, ilk öğretmenim
ADEM GÜRSES
Motivasyon kaynağı
ALİ KIRCA 
Arşiv… Ne zaman nerede ne olmuş sorun söylesin
OĞUZ HAKSEVER
Ansiklopedi, konu başlığı farketmez
SENEM KÜÇÜK (Kızı)
Nefes
MEHMET KÜÇÜK (Eşi)
Aşk
ŞEBNEM FERAH (Kankası)
Can yoldaşı

FOTOĞRAFLAR: ERCAN ARSLAN