MİLLİYET CADDE – 21 OCAK 2013 PAZARTESİ  –  ALİCE

necati-nur.8523jpgÜnlülerin oynadığı reklamlar, vatandaşı mağdur ediyorsa şayet, dolaylı da olsa buna sebep olanlar da bir bedel ödemeli. Reklamında oynadığın şirket iflas edecek, sana güvenen yüzlerce, binlerce insan mağdur olacak, bu ticaretten senin dışında kimse kârlı çıkmayacak!

Fi Yapı’dan sonra Ukra inşaat da iflasını istedi.  İki şirketin bastırdıkları havalı broşürler, fiyakalı maketler ve yıldızlı reklamlarıyla kaç kişiyi önce ‘müşteri’ sonra ‘mağdur’ ettiklerini bilmiyorum.
Ama şunu biliyorum.
Devletin vatandaşı uyarmaktan öte sorumluluğu var bu konuda.
Habertürk’ten Sefer Yüksel, “İki şirketten ev alan vatandaşların mağdur olma durumu var. Bakanlık olarak herhangi bir çalışmanız olacak mı?” diye sormuş Çevre ve Şehircilik Bakanı’na.
Erdoğan Bayraktar, bakın ne yanıt verdi bu soruya:
“Burada en büyük iş vatandaşa düşüyor. Konut aldıkları şirketin mali durumuna da çok iyi bakmaları gerekiyor.”
Vatandaş ev sahibi olmak için para biriktirmekle yetinmeyecek bir de mali dedektiflik yapacak öyle mi?
Oldu!
Başka bir arzunuz?
Müteahhit firmaya, “Sizin bu siteyi yapacak maddi gücünüz var mı?” diye mi soracak?
Yoksa vatandaş şirkete, “Sizden daire alacağım, ama önce bilançonuzu gösterin bana” mı diyecek?

Denetim devletin işi
Özel sektörün denetimi devletin işi değil mi?
İnşaat için ruhsatı veren devlet, niye kontrol etmiyor bu şirketin bu işi nasıl yapacağını?
“İnşaatı tamamladıktan sonra satış yapacağım” diyen şirketleri muaf tutup, maketten satış yaparak topladığı paraları sermaye yapanları devlet denetlesin.
Devlet, o işi yapacak sermayesi olanlara ‘Satış Yetkisi’ versin, müşterinin parasını sermaye yapmaya çalışanlara vermesin ki, kimse mağdur olmasın.
Devletin yapacağı bir iş daha  var bu konuda.
Ünlülerin oynadığı reklamlar, günün sonunda vatandaşı mağdur ediyorsa şayet, dolaylı da olsa buna sebep olanlar da bir bedel ödemeli.
Ne bileyim, en azından o ünlülere belli bir süre reklam yasağı konabilir.
Reklamında oynadığın şirket iflas edecek, sana güvenen yüzlerce, binlerce insan mağdur olacak, bu ticaretten senin dışında kimse kârlı çıkmayacak! Yok öyle yağma!
Devlet, bu konularda vatandaşına akıl vereceğine, katı kurallar getirmeli ki, reklamlarla kandırmaya devam etmesin milleti.

DUY, AMA iNANMA!

Kavramların içini boşaltmada ve ‘mış gibi yapmakta’ üstümüze yok valla.
Magazinlerde sıkça şu tür haberler çıkar okurların karşısına:
‘Ayşe ekranlara dönüyor.’
Bir şekilde şöhret olmuş, ama zamanla ‘geçer akçe’liğini yitirmişlerin klasik ‘pembe yalan’larıdır bunlar.
Şayet bir ünlü ‘ekranlara dönüyorum’ diyorsa, bilin ki doğru söylemiyor ve ‘mış gibi yapıyor’ bize.
Nereden anlarsınız bu tür demeçlerin yalan olup  olmadığını?
‘Ekran’ yerine ‘ekranlar’ demesinden.
‘Ekran’ dese, hangi kanal olduğunu söylemek zorunda.
Ortada teklifte bulunan bir kanal olmadığı için ‘ekranlar’ deyip genişletiyor çemberi.
Böylece ‘abi’ ya da ‘abla’, ortada talep olmadığı halde ‘mış gibi yapıp’ aslında, “Durumumu anlayın ve artık beni arayın. İlle de Kanal D, ATV, Show gibi çok izlenen kanallar olması şart değil, Süveyş Kanalı’na bile razıyım” demeye getiriyor.
Bir grup daha var ki, onların durumu daha da feci.
Oynadığı popüler diziyle yolları ayrılmasının üzerinden uzun zaman geçmiş olmasına rağmen para kazanacağı yeni bir iş bulamayanların başvurdukları klasik ‘pembe yalan’ da şu:
“Yeni çekilecek birkaç dizi için teklif var. Onların senaryolarını okuyorum bu aralar. Kısmet, bakalım!”

‘Kadınlar matinesi’ mi?
Her piyango bileti alanın, “Büyük ikramiyeye hazırlanıyorum” demesi bence daha bir inandırıcı bu açıklamalardan.
Çünkü milyonda bir bile olsa öyle bir şansı var piyango bileti alanın.
Dilin kemiği yok, ‘salla gitsin’, yiyen çıkar mutlaka!
Sibel Can, Nükhet Duru ve Mehmet Ali Erbil’in ‘Kadınlar matinesi 7 bin kişiyi coşturdu’ haberlerinde bir tane zeytinyağlı dolma yiyen kadın fotoğrafı var mıydı?
Yok.
Olamaz da.
Ülker Arena’daki bu etkinliğe ‘kadınlar matinesi’ demek, ‘kadınlar matinesi’nin içini boşaltmaktır.
Şayet kadınlar, önce yaptıkları dolmaları, börekleri, kısırları yiyip, sonra yediklerini eritmek için şarkılar eşliğinde göbek atmıyorsa ‘kadınlar matinesi’ değil, bildiğimiz ‘halk konseri’dir bu.

GÜNÜN SÖZÜ
Şu dünyada bir erkekleri anlamadım, bir de grev yaparken halay çekenleri.