MİLLİYET CADDE –  9 Ekim 2012 Salı   ALİCE

Dün gazetelerde DHA imzalı çıkan habere göre, Neşet Ertaş’ın oğlu Hüseyin Ertaş’ın, “Babamın sazı ve bazı özel eşyaları çalındı” şikayetinden sonra harekete geçen polis, hırsızlık izine rastlayamadı, ama ‘Bozkırın Tezenesi’nin sazı ortaya çıktı.
Neşet Ertaş’ın İzmir’deki evinin soyulduğu ve sazlarının çalındığı iddiasının geldiği nokta ilginç.     İzmir’den gelen ilk haberler neydi bu konuda?
Ertaş’ın ölümünün üzerinden12 gün bile geçmeden İzmir Karabağlar’daki evinin soyulduğu, ustanın üç sazı ve özel eşyalarının çalındığı şeklindeydi ilk haber.
İkinci haberse şuydu bu konuda:
“Neşet Ertaş’ın evinde inceleme yapan polis, kapı ve pencerelerde zorlama olmadığını tespit edince de, taziye için gelenlerin bu soygunu yapmış olabileceği kanaatinde.”
Gelelim bu konudaki üçüncü ve son habere:
Dün gazetelerde DHA imzalı çıkan habere göre, oğlu Hüseyin Ertaş’ın, “Babamın sazı ve bazı özel eşyaları çalındı” şikayetinden sonra harekete geçen polis, hırsızlık izine rastlayamadı, ama ‘Bozkırın Tezenesi’nin sazı ortaya çıktı.

‘Hayat arkadaşı’ konuştu

Çünkü Neşet Ertaş’ın 10 yıllık hayat arkadaşı Seyhan Büyükvardar, “O sazı bana ölümünden iki ay önce Neşet Ertaş hediye etti. Herkese bağlamalarından veriyorsun, ama kendi evinde yok dedim. O da ‘Al kıymetini bil’ dedi. En son Bolu konserinde kullandığı bir bağlamaydı ve İzmir’de değil, İstanbul’daki evdeydi. Ölümünden sonra oğlu o sazı benden istedi, ama vermedim” dedi.
Neşet Ertaş’ın menajeri Gülsüm Sarıkaya da, Büyükvardar’ın açıklamalarını destekleyen bir beyanat verdi.
6 Ekim 2012 tarihli Alice’de yazmıştım, oğlu Hüseyin Ertaş’ın, İzmir’deki evini Neşet Ertaş Müzesi’ne dönüştürmek için sanatçının özel eşyalarını toplamaya başladığını.
Demek ki Hüseyin Ertaş, bu nedenle babasına ait bazı özel eşyaların kendisinde bulunduğunu bildiği ya da hissettiği ‘cici annesi’nin de kapısını çaldı, ama olumsuz yanıt aldı.
Hüseyin Ertaş’ın polise yaptığı ihbar, Seyhan Büyükvardar’la yaptığı görüşmeden sonra mı, önce mi bilmiyorum.
Ama çok önemli bu.
Hüseyin Ertaş, bunu bile bile polise ihbarda bulunmuşsa, demek ki amaç başka!
Görünen o ki, BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün yaşarken ‘Yaşayan İnsan Hazinesi’ ilan ettiği Neşet Ertaş’ın kemiklerini sızlatacak sevimsiz bir olay var ortada.

BiRi ‘YALANCI’, AMA KiM?

Mehmet Emin Karamehmet’i hayatımda bir kez gördüm, o da uçakta.
Yıllar önce Adana’ya gidiyordum. Uçağa girdim, ekonomi bölümüne geçtim ve yerime oturdum.
Biraz sonra cam kenarının yolcusu geldi.
O zamanlar iki bankası, Digitürk’ü, televizyonları, gazeteleri olan ve Turkcell’i yeni kuran Çukurova Holding’in patronu Mehmet Emin Karamehmet’e benziyordu gelen yolcu.
Değil ‘ekonomi’, ‘business’; özel uçakla seyahat etmesi gereken bir durumdaydı yani.
Yanında ne koruma vardı, ne de danışmanı.
‘Ekonomi’de yanımda tek başına oturan kişinin Karamehmet olup olmadığını öğrenmenin bir yolu vardı, sormak.
Ben de öyle yaptım.
Tahminimin doğru olduğunu söyledi, inanmam için de uçuş kartını gösterdi.
Adana’da indik, taksiye binip gitti.

Şüpheli Mehmet’lerden biri

Aynı Karamehmet, geçen hafta bütün medya patronları gibi Meclis Komisyonu’nda çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Bunlardan en ilginci, sahibi olduğu Akşam gazetesinin yazarı Nazlı Ilıcak’ın işine son verenin kendisi değil, o zamanlar gazetenin yöneticisi olan Mehmet Ali Ilıcak olduğunu söyledi.
Karamehmet, oğul Ilıcak’ın, “Babamı batırdı, burayı da batıracak” diye Nazlı Ilıcak’ı işten attığını iddia etti.
Karamehmet’e ilk yalanlama Mehmet Ali Ilıcak’tan geldi.
Dün de Nazlı Ilıcak, ‘Kuyruklu Yalan’ başlıklı makalesinde Karamehmet’i yalanladı.
Ilıcak, Karamehmet’in, GSM lisansı alabilmek için önce kendisini, sonra da oğlunu kovduğunu yazdı.
Karamehmet’i bir kere gördüm hayatımda ama Nazlı Ilıcak ve Mehmet Ali Ilıcak’ı tanırım. Çünkü yıllarca çalıştım Bulvar ve Tercüman’da.
Mehmet Ali Ilıcak’la yıldızımın barıştığını söyleyemem ama Nazlı Ilıcak’ı severim.
Özel hayatı, dünya görüşü bir yana, çok iyi bir gazetecidir.
Araştırmacı gazeteciliğini örnek aldığım ender insanlardan biridir.
Kanaatimce ‘yalan’ konusunda iki şüpheli kalıyor geriye?
İki Mehmet’ten biri, ama hangisi?

GÜNÜN SÖZÜ
Herkes o kadar masum, herkes o kadar iyi ki, sanırsın cehennemde yalnız ben yanacağım.