MİLLİYET CADDE – 21 HAZİRAN 2013 CUMA  –  ALİCE

Türkiye’de yargı öylesine geç işliyor ki…
Her şeyin açık ve net ortada olduğu bir dava bile 7 yılda noktalanıyorsa müzik sektöründeki dijital şaibeden mağdur olanların hakkının teslim edilmesinin ne kadar süre alacağını varın siz hesap edin!

Sabahın köründe baktım İbrahim Tatlıses, saydırıyor Twitter’da: “Meğer ne dolaplar dönüyormuş da haberimiz yokmuş. Aslında birtakım söylentiler duyuyordum, ama bekledim. Sonunda kendi kendine patlak verdi.
Gecenin bu saatinde Kültür Bakanlığı’na şikayette bulunuyorum. MÜYAP, MESAM ve MSG’den bir sanat emekçisi olarak şikayetçiyim.
Çarpmalar çırpmalar da bir yere kadar. İlla ki kokusu çıkıyor beyler. Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar. Sonunda adaletten kaçış yok efendiler.
Yani bu demektir ki deveyi hamuduyla götürüyorlar. Utanın be! Hiç arlanma, utanmada mı yok? İş Devlet Baba’ya düşüyor.
Çoğu bestecilerimiz evine ekmek götüremiyor. Beyler de parayla oynasın. Ooohhh Maşallah. Fakir fukara çarpmayı bilir, amma ya Allah? Öyle bir çarpar ki! Kaç sanatçı var, kaç bin beste, güfte var her yerde bu şarkılar çalıyor. Düşünsene kumbaraya günde ne paralar düşüyor. Nasıl vicdansızlık. Ayıp be…
Yüzünüze gözünüze dursun be… Vicdanınız da mı sızlamıyor? Devlet Baba ne yapsın bu sahtekârlarla. O kadar sahtekâr var ki memlekette. Şikayetimdir.
Haydi Allah rahatlık versin. Ben rahat uyuyacağım ya sizler rahat yatabilecek misiniz? Unutmayın ‘Devlet Baba’nın eli yakanızdadır.”

‘Devlet Baba’nın işi çok!

Tatlıses’in sabah 05.00’te bu tweetleri yazmasının sebebi, Taraf’ta Mehmet Baransu imzasıyla yayımlanan müzik sektöründe telif yolsuzluğu yapıldığına dair, “Bu yolsuzluğun bestesi henüz yapılmadı” başlıklı haber olsa gerek.
Dijital ortamda hangi şarkının ne kadar indirildiğine dair bilgilerin ne denli manipülasyona açık ve kontrolden yoksun olduğunu defalarca yazdım.
Müzik sektörünün bu yaz geçiş yapacağı sistemin bu konudaki şaibeleri ortadan kaldıracağını ümit ediyorum.
İbrahim Tatlıses’in ‘Devlet Baba’dan beklentisine gelince: Türkiye’de yargı öylesine geç işliyor ki!

Bu dava bile 7 yıl sürdü

Mehmet Ali Erbil’in ATV’de sunduğu programdaki pantolon indirtme vakası meydana geldiğinde takvim yaprakları 9 Haziran 2006’yı gösteriyordu.
ATV’nin bu nedenle yaşadığı mağduriyet için Erbil hakkında açtığı 75 bin liralık tazminat davası, 2013’ün haziran ayında sonuçlandı.
Her şeyin açık ve net ortada olduğu bir dava bile 7 yılda noktalanıyorsa müzik sektöründeki dijital şaibenin ortaya çıkarılıp, mağdur olanların hakkının teslim edilmesinin ne kadar süre alacağını varın siz hesap edin! 3 Temmuz’dan bu yana futbol dünyasında olanlar ortada.
‘Futbolda Şike Operasyonu’nda gözaltına alınıp, tutuklananlardan hepsi tahliye oldu, ama yargı sürece henüz bitmedi.
Mahkeme, Aziz Yıldırım başta olmak üzere birçok kişiye ceza verdi, dosya Yargıtay’a gitti.
UEFA bile bu konuda sona yaklaştı, temmuz ayında verecek nihai kararını.
Yargıtay’ın kararını ne zaman vereceği konusunda tahmini olan var mı? Yok…
Adalet geç değil de erken tecelli etse, futboldaki kaos ortamı yeniden hortlar mıydı? Hukuk sisteminin yavaş işlemesi yüzünden herkes kendi hukukunu kendi tesis etmeye başladı.

TÜRKiYE’DEN BREZiLYA’YA POLiSiN VE EYLEMCiLERiN ORTAK NOKTASI

 BURASI TÜRKİYE...

BURASI TÜRKİYE…
 BURASI DA BREZİLYA...

BURASI DA BREZİLYA…

Türkiye’de Gezi Parkı eylemleriyle başlayan süreçte yaşananlarla Brezilya’daki gösterilerde olan biten arasındaki bazı benzerlikler, dünyanın nasıl küresel bir köy haline geldiğinin kanıtı…
Dünyanın her yerinde polisin refleksi aynı…
Kendilerince hak aramak için sokağa çıkan göstericilerden yana tavır koyacak hali yok polislerin… İşin doğası gereği her daim maaşını veren güçten yana kullanıyor tercihini devletin güvenlik güçleri…
‘Daha çok özgürlük, daha güzel bir dünya için’ sokaklara dökülenlerin elde edecekleri her haktan birey olarak kendilerinin de yararlanacağının bilincinde olanlar, orantılı kullanıyor devletin kendilerine verdiği gücü…
‘Kraldan çok kralcılar’sa ister Gezi Parkı’nda olsun ister Rio de Janeiro’da insanların yüzüne sıkıyor resmen biber gazını…
Türkiye’de olduğu gibi Brezilya’da da göstericiler, televizyon kanallarının naklen yayın araçlarına saldırdı…
Türkler Taksim’de NTV’nin naklen yayın aracını parçaladı, Brezilyalılarsa olayları veriş biçimini beğenmedikleri televizyon kanallarının canlı yayın arabalarını yaktı.
Televizyon kanallarının yayın çizgilerini, haberleri veriş tarzını beğenmeyip, protesto edebilirsiniz.
Ama ‘Daha özgür, daha adil bir dünya için’ sokağa çıkıp gösteri yapıyorsanız, şiddete başvurduğunuz an, eleştirdiklerinizden hiçbir farkınız kalmaz.

GÜNÜN SÖZÜ
Basın hürriyeti, öteki hürriyetlerin emniyet sübabıdır; diktatör hükümetlerden başka hiçbir kuvvet onu kısamaz. (George Mason)