MİLLİYET CADDE – 30 NİSAN 2013 SALI  –  ALİCE

Mardan Palace’da Ufuk Özkan’la karşılaşınca Çırağan Oteli’nde bellboyluk yapıp yapmadığını sordum. Özkan “Doğrudur” deyip anlatınca Şoray Uzun da Galleria’da güvenlik elemanı olarak çalıştığını ve satırı kendisine ait olmayan Bülent Oran röportajıyla nasıl ‘Yılın Umut Vaat Eden Gazetecisi’ seçildiğini anlattı.

Oyuncu ve sunucu Ufuk Özkan’la, Mardan Palace’ın genel müdürü Cumhur Özen’in bir zamanlar Çırağan Oteli’nde bellboyluk yaptıklarını duyduğumda inanmadım. “Şehir efsanesi”dir bu diye düşünmeme rağmen hafta sonu Mardan Palace’da karşılaşınca Ufuk Özkan’la, sormadan edemedim bunu ona. 
Özkan, “Doğrudur” deyince, devamını istedik haliyle, o da anlatmaya başladı bize:
“1994 yılında liseyi birinci olarak bitirmiştim. Samsun’dan İstanbul’a geldim, konservatuar sınavlarına girdim ama kazanamadım. O saatten sonra Samsun’a dönüp, nasıl anlatırdım bunu babama? Çırağan’da çalışan bir akrabamız vardı, onun sayesinde bellboy olarak işe girdim. 10 bellboyduk, maaşımız çok komik ama aldığımız bahşişler süperdi. Sonra ben konservatuarı kazanıp, bıraktım işi. Cumhur da yıllar sonra Mardan Palace’a müdür oldu.”
Özkan’ın gençlik maceraları ‘Seksenler’in başrol oyuncusu ve ‘Cevap Soruda’nın sunucusu Şoray Uzun’u gaza getirdi. Uzun da     gençlik yıllarına ilişkin bir dizi     itirafta bulundu:
“Ataköy Galleria açıldığında     8-9 ay gibi güvenlik elemanı olarak çalıştım orada. Aslında önce McDonald’s’a girmek istedim ama elemeleri geçememiştim. Kasada çalışanlar, ‘İki bigmac menü’ gibi laflar ederler ya, onları söylettiler bana. Söyledim ama beğenmediler. Onlar almayınca güvenlik elemanı olarak başladım Galleria’ya. Sonra iletişim fakültesini kazanınca bıraktım o işi.”
Araya giren ‘Seksenler’in  yönetmeni Müfit Can Saçıntı, “Asıl, yapmadığın bir röportajla     ‘yılın gazetecisi’ nasıl seçildin, onu anlat” deyince Şoray Uzun’dan şu itiraf geldi:
“Selim İleri’nin yayın yönetmeni olduğu Argos’ta editörlük yapıyordum 1989’da. İleri, senarist     Bülent Oran’la söyleşi yapmamı  istedi. Söyleşiyi yaptım. Oran, ‘Son halini göreyim’ deyince götürdüm ona dört  sayfalık metni.
Aldı, okudu ve sonra da gözümün önünde cart diye yırttı. Ağabey ne yapıyorsun, başka kopyası yok dememe rağmen hem de. ‘Yarın gel, yenisini al’ diye gönderdi beni. Ertesi gün gittim, yeni söyleşiyi aldım ve İleri’ye teslim ettim. Okudu ve ‘Hayatımda okuduğum en güzel söyleşi’ dedi ve aynen bastı onu. O yıl Gazeteciler Cemiyeti, tek satırı bana ait olmayan, o söyleşiyle ‘Yılın Umut Vaat Eden Gazetecisi’ seçti beni.”

JÜRi ÜYELERiNi KiM ÖLDÜRDÜ?

4’üncü Antalya Televizyon Ödülleri’nin açıklanmasına birkaç saat var. Birol Güven ve ekibiyle sohbet ediyoruz. ‘Seksenler’ dizisinin oyuncularından Vural Çelik, komedide ‘yardımcı erkek oyuncu’ adayı gösterilmemesinden yola çıkarak yaptığı esprilerle kahkahaya boğuyor bizi. Derken ilginç bir film projesi çıkıyor Birol Güven’den. 
Filmin adı; ‘Jüri Üyelerini Kim Öldürdü?’.
Ödül töreni yapılıyor, ‘en iyiler’ ödüllerini alıyor.
Ödül alanlar, ‘after party’de kurtlarını döküyor.
Eğlenceli gecenin sabahında jüri üyelerinden hiçbiri yok  ortalıkta.
İnsanlar merak edip, önce cep telefonlarından arıyor tanıdıkları jüri üyelerini, sonra oda telefonlarından ama kapı duvar!
Çok geçmeden 13 jüri üyesinin odalarında ölü bulunduğu ortaya çıkıyor ve polis olaya el koyuyor.
Ödül alanların bu cinayetleri işleme ihtimalinin zayıf olması üzerine onların otelden ayrılıp, İstanbul’a dönmesine izin veren polis, aday olup da ödül alamayanların hepsine potansiyel zanlı muamelesi yapıyor.
Ünlü senarist Birol Güven, ‘aday adayı’ bile olamadıkları halde ‘ekip’ kontenjanından Antalya’ya gelen Vural Çelik gibileri de ‘potansiyel şüpheliler’ arasına katıyor.
Çok geçmeden Gani Müjde de katılınca aramıza Vural Çelik başlıyor ona dert yanmaya:
“Sözleşmemde var, parasını verip, aşağılamak. Bordro mahkumuyum. Boğaz tokluğuna çalışıyorum. Ah nerede, Gani Müjde ve onun Tükenmez Kalem ekibi.”
Bunun üzerine sıkı bir Beşiktaşlı olan Birol Güven, aldı sazı eline: “Zapotocny diye bir futbolcu vardı Beşiktaş’ta. Kulüp satmak istemiş ama alıcısı çıkmamıştı. Sonunda Beşiktaş, üzerine 250 bin dolar verip Bursaspor’a satmıştı onu. Gani, istiyorsan ‘Harem’e transfer edebilirsin Vural’ı. Ne kadar para istersin üzerine?”
O gün o balkondaki ‘geyik muhabbeti’ni biri kameraya çekip, YouTube’a yükleseydi, eminim     tıklanma rekoru kırardı.

GÜNÜN SÖZÜ
Hakaret, aklı kıt zavallıların söz bulamadıklarında kullandıkları son çaredir.