HAYAT DA UCUZ YAŞAMAK DA…

IMG_0405IMG_0721IMG_0391
IMG_0411kenyaKenya’nın nasıl bir ülke olduğunu anlamak için komşularına bakmak lazım.
2012 verilerine göre 43 milyon nüfusu sahip Kenya’nın güneyinde Tanzanya var, batısında Uganda, kuzey batısında Güney Sudan, kuzeyinde Etiyopya, doğusunda ise Somali…
Etrafı dünyanın en fakir ülkeleriyle çevrili bir ülkenin onlardan çok farklı olması mümkün mü?
Değil…
Başkent Nairobi başta olmak üzere diğer şehirlerini gitmediğim için bilmiyorum, ancak Hint Okyanusu kıyısındaki Mombasa ve Malindi’den gördüğüm manzara şu:
Yokluklar ülkesi Kenya…
Kenya genelinde Müslüman oranı yüzde 15.
Müslümanların yüzde 70’le en yüksek oldukları bölge ise Mombasa ve Malindi, yani bizim gezdiğimiz yerler.
IMG_0788Çoğunluğu Müslüman olduğu için hırsızlığın en az olduğu bölgeymiş buralar. Buna rağmen gördüğüm villaların hepsinde manzara aynı:
Etrafı yüksek duvarlarla çevrili, duvarların üstü elektrikli tellerle kaplı, kapıları barikatlı ve bolca özel güvenlik mensubu…
Oteli, casinosu bol 100 bin nüfuslu turizm şehri Malindi’de içinde golf sahaları olan malikaneler bile gördüm, aynı şekilde güvenlik duvarıyla çevrili.
Malindi’de yaşayan zenginlerin çoğu İtalyan…
3 bin İtalyan arasında Somali’deki huzursuzluktan kaçıp Kenya’ya gelenler de var, mafyadan kaçıp kapağı Malindi’ye atanlar da…
Sadece İtalyanlar değil, emekli olunca “Hayat çok ucuz” diye Malindi’ye yerleşen İngilizler ve Avrupalıları da unutmamak lazım.IMG_0752IMG_0397

IMG_0870IMG_0780

Hayat gerçekten de çok ucuz Kenya’da…
Kenyalıların çoğu, doğuştan AIDS’li… O yüzden üniversitedeki zorunlu derslerden biri AIDS’le ilgili… Parasızlıktan, yokluktan karınlarını doyurmakta zorluk çektikleri gibi gerekli sağlık tedbirlerini alamadıkları için genç yaşta ölüp gidiyorlar. İnsan hayatının bu kadar ucuz olduğu bir ülkede parası olan için de yaşam ucuz… Ülkede gerek açlık, gerekse terör nedeniyle ciddi bir güvenlik sorunu var.
100 doları verdin mi dikiyorsun kapına bir manga özel güvenliği…
1 dolar 85 Kenya Şilini ettiğine göre, anlayın euro zengini İtalyanların veya birkaç bin sterlin emekli maaşı alan İngilizlerin burada yaşayabilecekleri lüksü!

OKYANUSTA SAFARİ

IMG_0531IMG_0632Gitmeden önce Kenya programımız hakkında beni bilgilendiren Fırat Paşayiğit, “Perşembe günümüz boş. O gün Okyanus’ta safari yaptıracaklar bize” dedi. “Okyanus safarisi mi? O da ne?” dediğinizi duyar gibiyim. Çünkü benim de reaksiyonum aynı oldu.
Fırat, “Vallahi ben de bilmiyorum. Gidince göreceğiz” dedi.
Kimse Yok mu Derneği’nin gönüllülerinden olan rehberimiz Selman Karabacak, sabah 10 gibi bizi otelden alıp, bir başka otelin sahiline götürdü.
Normalde 2 saatlik “Okyanus Safarisi”nin ücreti kişi başı 20 dolar civarında.
Can yeleklerimizi, paletlerimizi ve snorkellerimizi alıp, atladık ahşap motora…
Okyanus safarinin yapıldığı yer, bir koy…
Denizin birkaç mil açığında doğal bir dalga kıran var… Kenya sahili boyunca ilerleyen bu dalga kıran sayesinde Hint Okyanusu’ndaki köpek balıkları bir tehlike oluşturmuyor denize girenler için.

Koyda balık avlamak yasak

IMG_0461İster inanın, ister inanmayın…
Kenya gibi bir Afrika ülkesinde bile denizin milli park ilan edilerek 12 ay boyunca balık avlamanın yasak olduğu bölgeler var.
Bizim deniz safarisi yaptığımız yer de onlardan biriydi.
Safari için 100 dolara bir tekne kiraladığınızda 100 dolar da “milli parkı kullandığınız için” devlete vergi mecburi…
Abdullah Muhammet’in kullandığı, Hüseyin’in balık adamlık yaptığı motorla açıldık Hint Okyanusu’na…
Çok geçmeden içinde iki kişinin bulunduğu küçük bir tekne yaklaştı yanımıza…
“Milli Park”ın güvenlik görevlileriydi gelenler…
“Milli Park Kullanım Vergisi”nin makbuzunu istediler.
Şayet tekneyi kiralarken ödememiş olsaydık, o 100 doları, 1000 dolar ceza keseceklerdi bize…
Allah’tan baştan parayı ödeyip, aldık da makbuzu, takdim edince kendilerine, motorun yönünü çevirdiler diğer teknelere…

Safari teknesinin adı Ali Baba!
IMG_0625Sahilden birkaç mil açığa gelince Hüseyin, babalardan birine bağladı teknemizi…
O sırada bir başka safari teknesi yaklaştı yanımıza.
Baktım “Ali Baba” yazıyor üstünde…
Hüseyin ardından teknenin içindeki denizi gösteren cam bölmeleri işaret etti bize ve snorkerini takıp atladı denize…
Hüseyin’in verdiği yemler sayesinde çok geçmeden çeşit çeşit balıklar başladı o cam bölmenin altında gezinmeye…
Balık adam Hüseyin, her dalışında farklı bir deniz mahsulü ile çıktı denizden.
Birinde deniz kestanesi, diğerinde çirkin deniz mahlukatı deniz hıyarı…
Hint Okyanusu günde iki kez suları çekilen bir deniz.
Mevsimine göre değişiyormuş bu çekilme saatleri.
IMG_0599Deniz çekilince denizin ortasındaki doğal dalgakıranlar kum tepeleri olarak çıkıyor ortaya…
Çekilme, üç saatlik tekne turumuza denk gelmediği için Hint Okyanusu’nun ortasında kumlara uzanıp güneşlenme şansını elde edemedik, ama bol bol yüzme şansımız oldu.
Yapacak başka bir şey olmayınca döndük sahile.
“Bu mudur deniz safarisi?” diyorsanız, evet; hepsi bu…
Kenyalılar çalışmayı pek sevmiyor, ama ellerindekini süsleyip, püsleyip cazip hale getirmesini biliyor.
“Okyanus Safarisi”nde olduğu gibi mesela…

IMG_0739Kişi başı 108 dolara anlaşıp, iki gece için rezervasyon yaptırmamıza rağmen, bizden daha fazla para verenlere odamızı satan otelin girişindeki şu panoya bakır mısınız?
Şampiyonlar Ligi’nin final maçını dev ekrandan yayınlayan otel girişine öyle bir reklam panosu hazırladı ki, sanırsın Real Madrid ile Atletico Madrid maçı, Juventus’un sahasında değil de otelin bahçesinde…
Adamlar, devasa bir kupayı bile yerleştirmişler reklam panosunun içine…

PAKETTEKİ TURKİSH SALAD
VE ÇEŞİT ÇEŞİT PERUKLAR

IMG_0882

IMG_0877Mombasa’nın en büyük AVM’sinin süpermarketini dolaştım.
Yiyecekten mobilyaya, spor malzemelerinden kıyafete kadar her şeyin satıldığı markette iki şey dikkatimi çekti.
Bunlardan biri “Turkish Salad”dı.
İçinde doğranmış bol miktarda domatesin yanı sıra sebzelerin de bulunduğu zeytinyağlı sulu bir paket “Türkish Salad”.
Gavurdağı ve kaşık salata arası bir şey.
Nasıl ki bizim “Rus Salatası” için Ruslar, “Bizim böyle bir salatamız yok” diyor ya, “Turkish Salad”ın durumu da öyle.
Ürün çeşitliliği ve markalar bazında olmasa bile bizdeki süpermarketlerde ne varsa Kenya’da da var.
Üstelik bizde olmayan bir reyon var, Kenya’daki her markette.
Ne mi o?
Peruk reyonu…
Kenya’lı kadınların genetik olarak saçları uzamadığı için, gördüğünüz ne kadar ilginç saçlı kadın varsa bilin ki peruktur başındaki…

ORTA YAŞLI İNGİLİZLERE KENYA’DAN GENÇ SEVGİLİ

IMG_0773IMG_0885Kenya’nın gerçeklerinden biri de şu:
Yaşlı İngiliz kadınları ve erkeklerinin “hovardalık alanı” aynı zamanda Kenya…
Kenya malum, eski bir İngiliz sömürgesi…
Direksiyonların sağda, trafiğin soldan aktığı Kenya’nın resmi dili İngilizce olduğu için dil sorunu da yok Kenyayılarla İngilizler arasında.
O nedenle İngiltere’de istediği gibi partner bulamayan yaşlı İngilizler soluğu alıyorlar Kenya’da.
Bu ülkede gittiğiniz her lüks restauran ve cafede rastlamanız mümkün orta yaş ve üstü İngiliz adamlarla Kenya’lı genç kızlara.
Sayıları erkekler kadar fazla olmasa da genç erkeklerle hayatlarının tadını çıkarmak isteyen İngiliz orta yaşlı kadınlar da var Kenya’da…
Paparazzilik yapıp, “Çapkın İngiliz erkekleri”nin genç Kenyalı kızlarla flört etmelerinin fotoğraflarını çektim, ama “Çapkın İngiliz kadınları”nı çekemedim. Çünkü cep telefonumun şarjı bitmişti.

EVLAT EDİNECEKSEN KENYA’DAN

IMG_0893Kenya’da bize rehberlik yapan Aydın Söke’li Selman Karabacak, “Bu konudaki resmi verilerden bilgim yok, ama İngilizlerin Kenya’dan evlat edindiğini biliyorum” demişti bize Mombasa’da…
Onlardan biriyle aynı uçakla geldik Mombasa – İstanbul’a…
Kenya’da kalsa yokluk içinde yaşamaya devam edecek kız, yeni annesiyle birlikte business class’ta yaptı İstanbul yolculuğunu…

OSMANLI TORUNLARININ YAŞADIKLARI BİR BÖLGE

IMG_0690
IMG_0796IMG_0816Mombasa Havalimanı’na ayak bastığımız andan ayrıldığımız ana kadar bize rehberlik yapan Kenya’da üniversite öğrencisi olan Aydın Söke’li Selman Karabacak, Osmanlı torunu olduğunu söyleyen Kenyalı’lardan dinlediklerini bize nakletti.
Artık ne kadarı gerçek, ne kadarı “şehir efsanesi” bilmiyorum. Ama ülkenin en güneyinde yaşayan Kenyalıların nesilden nesile aktardıkları bir efsaneyi olduğu gibi nakletmekte yarar görüyorum. Padişahın tavrını okuyunca, ne demek istediğimi anlayacağınızdan da adım gibi eminim. İşte Selman Karabacak’ın anlattıkları:
IMG_0316IMG_0341“Osmanlı’nın torunları olduğunu söyleyen Kenyalılardan dinledim bunu. İspanyollar ve Portekizliler burada insanlara zulüm etmeye başlayınca, dönemin yöneticileri, ‘Yardım isteyebileceğimiz tek Müslüman devlet var, o da Osmanlı’ deyip, bir umut mektup yazmışlar dönemin padişahına… Mektubu alan padişah, donanmasından bir gemiyi göndermiş Kenya’ya… Osmanlı askerleri gelir gelmez kurtarmış Kenyalıları yaşadıkları esaretten.
Geminin dönme vakti geldiğinde de Kenya’nın o zamanki yöneticisi hediye edebilecekleri başka bir şey olmadığı için içinde değerli taşların olduğu birkaç sandığı hediye olarak göndermiş Osmanlı padişahına.
Altı aylık sefer sonunda İstanbul’a ulaşan geminin komutanı hediyeleri çıkarmış padişahın huzuruna.
Komutan, ‘Efendim bu değerli taşları, saygılarının, hürmetlerinin birer nişanesi olarak gönderdiler zat-ı alinize’ deyince sormuş, padişah:
IMG_0360‘Bunlara bizim mi daha çok ihtiyacımız var, onların mı?’
Geminin komutanı, ‘Efendim onların’ diye yanıt verince padişah, ‘O zaman bunları olduğu gibi geri götürün onlara’ deyip, donanmayı yeniden Kenya’ya yollamış.
Aynı gemi, aynı sandıklar ve yeni askerlerle yeniden düşmüş Kenya yoluna.
Gemi komutanı, huzura çıkıp, “Padişahımız, bu değerli taşları iade etmemizi istedi” deyip, gerekçesini de sıralamış, ama “Olmaz. Verdiğimiz hediyeleri geri almayız” demiş o zamanki Kenya yöneticisi. Gemi komutanı bakmış yapacak başka bir şey yok, o taşların hepsini satıp, parasıyla burada cami, şadırvan gibi şeyler yapmış.
Osmanlı askerlerinden bir kısmı burada kalıp, Kenya’lılarla evlenmiş. Çoluk çocuğa karışmış, Kenyalı kadınlara künefe, baklava gibi Türk tatlılarını öğretmiş. Hala bu tatlıları yapanlar var Kenya’da.”

FARKLI BİR TATİL İÇİN BİLE GİTMEYE DEĞER

IMG_0781IMG_0452IMG_0765IMG_0682IMG_0779Onca fakirlik, yoksulluk manzaralarına rağmen Kenya, gidilip – görülesi, hatta Ocak – Nisan arasında Hint Okyanusu’nda tatil yapmaya değer bir yer…
Takın snorkerlerinizi, atın kendinizi Okyanus’a, başlayın envai çeşit balıklarla birlikte yüzmeye…
THY ile gidiş dönüş, 2.000 ile 2.500 lira arasında.
4 – 5 yıldızlı otellerde gecelik konaklamanın bedeli ise 100 dolar civarında…
En lüks restaurantlarda yemek, taksilerle seyahat sudan ucuz…
Türkiye’den yer yer 50, yer yer de 100 yıl gerisindeki bir ülkede, birkaç bin liraya bir hafta tatil imkanı da işin bonusu…

OSMANLI KALESİ, GOLF SAHASINDA ESİR ŞİMDİ!

IMG_0832Osmanlı ile Kenya arasındaki ilişkilere dair şöyle bilgiler var Vikipedia’da:
“Portekiz boyunduruğundaki yerel emirlerin talebi üzerine Yemen Valiliği Osmanlı denizcisi Emir Ali Bey’I 1584 yılında bölgeye göndermiş, Emir Ali Bey de beş kadırgadan oluşan filosuyla Somali sahilindeki Mogadişu, Ampaza, Brava, Cumbo ve Kismayu, Kenya sahilinde de Faza, Lamu, Pate, Kilifi kentlerini fethetti. Mombasa Sultanı bağlılığını arzetti. Böylece, Kenya’da Portekiz egemenliğinden kurtarılamayan sadece Malindi kenti kaldı.
Emir Ali Bey kazanımları Portekizlilere karşı koruyabilmek için Mombasa’da limana hakim bir kale inşa ettirdi.”
İşte o kaleden küçük de olsa bir iz kaldı günümüze…
Elindeki hiçbir değere sahip çıkamadığı için buna da sahip çıkamadığı için Türkiye, girip gezmek mümkün değil o kaleyi…
Çünkü İtalyan’ın biri Kenyalılardan satın aldı o bölgeyi ve kendine denize sıfır bir golf sahası yaptı. 16. Yüzyıl’da Osmanlı’nın yaptırdığı o kalenin hala hayatta olan duvarları da bu özel arazinin içinde kaldı.
En olmadık şeylere bütçe ayıran koskaca Türkiye Cumhuriyeti’nin, Afrika’nın en uçuna kadar gitmiş Osmanlı’dan kalan bir mirasa bile sahip çıkamamış olması ne kadar acı…
Türkiye’yi yönetenler bugüne kadar bunu başaramadı, ama TİKA yöneticilerinin bu konuya hassasiyet gösterip, bu Osmanlı mirasına sahip çıkması dileğiyle sonlandırıyorum “Kenya Notları”mı…