MİLLİYET CADDE – 18 MART 2014 SALI  –  ALİCE

article-2581817-1C56DB9E00000578-105_964x699 Malezya Havayolları’na ait uçak 8 Mart’tan bu yana kayıp… Kuala Lumpur-Pekin seferini yaparken kaybolan uçak, Orta Asya’dan Hint Okyanusu’na kadar geniş bir coğrafyada karadan ve denizden sürdürülen çalışmalara rağmen bulunamadı.
Radardan kaybolan uçağın ‘Lost’ dizisindeki gibi bir adaya düştüğünü iddia edenler de oldu.
Uçağın bulunabilmesi için yapılan ayinler, büyüler, dualar da fayda etmedi…
Malezya Başbakanı Necip Rezak’ın uçağın uçuş sistemlerinin bilinçli olarak devre dışı bırakıldıktan sonra yön değiştirdiğini ve bu haliyle yedi saat daha uçtuğunu açıklamasıyla iş daha da ilginç bir hal aldı.
İçinde mürettebatla birlikte 239 kişinin bulunduğu uçağın kaçırıldığını düşünen Malezyalı yetkililer; Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Pakistan, Bangladeş, Hindistan, Çin, Burma, Laos, Vietnam, Tayland, Avustralya     ve Fransa’dan arama çalışmalarına yardım istedi.
Henüz buralardan bir ipucu çıkmadı, ama kuşkular pilotlara yöneldi. Çünkü uçağın 18 bin saat uçuş tecrübesine sahip pilotu Zahari Şah, Malezya’nın muhalefet lideri Enver İbrahim hayranı çıktı.
2008 yılında “Can güvenliğim yok” diyerek Türkiye’nin Kuala Lumpur Büyükelçiliği’ne sığınan Enver İbrahim, erkek yardımcısı gence fiili livatada bulunmaktan yargılanan biri. 2012’de bu suçlamadan aklanan İbrahim, hükümetin itirazı üzerine Temyiz Mahkemesi’nce 5 yıl hapse mahkum oldu. Hem de ara seçimlere kısa bir süre kala ve de kayıp uçak havalanmadan birkaç saat önce…
Pilotun, üzerinde “Demokrasi öldü” anlamına gelen yazı bulunan bu siyah tişörtü giyme nedeni de, sevdiği lidere ülkesinde yapılan haksızlık…
Sevdiği liderin insan haklarının ihlal edildiğini düşünen bir pilot, sırf hükümeti protesto etmek adına masum yüzlerce insanı kaçırabilir mi?
Bu uçak olayı gerçekten de ilginç bir hal aldı.

BU ÜLKEDE KADINA ŞİDDET NASIL ÖNLENİR?

İnanılır gibi değil…
2013 yılına ait bu veriler…
Kadın sığınma evlerine başvuranların yüzde 10’u üniversite mezunu…
Aralarında master yapmış olanlar bile var…
Geçen yıl koca tehdidi yüzünden kadın sığınma evlerine başvuran kadın sayısı 8 bin 51…
Her gün ortalama 22 kadının kocasının ölüm tehdidi     yüzünden evini terk etmesi     demektir bu…
Aynı endişeyle evini terk etmek zorunda olup da ‘baba evi’ne ya da bir akraba yanına sığınan kadınları da dahil ettiğinizde, varın siz hesap edin ortadaki vahim tabloyu…
Türkiye’nin bu ayıptan     kurtulmadan gelişmiş, medeni ülkeler arasındaki yerini alması mümkün değil.
Kadın sığınma evleri geçici çözüm.
Mahkemelerin eşlerine şiddet uygulayan kocalara verdiği, eşlerinden belli bir mesafe yaklaşamama cezaları da öyle…
Şiddet gördüğü kocasından boşanmak isteyen bir anneyi     adliyede, yanındaki koruma polisiyle birlikte öldüren evlatların olduğu bir ülkede böylesine geçici çözümlerle bu sorunun bitmesi olanaksız.
Türkiye, bu konuda köklü bir devrim yapmadıkça, yani ‘kadını erkeğin hizmet eri’ olarak gören anlayışı yok etmediği sürece, bu sorun bitmez bu ülkede…

GÜNÜN SÖZÜ
“Demiri, demirle dövdüler; biri sıcak, biri soğuktu. İnsanı, insanla kırdılar; biri aç, biri toktu.” (Pir Sultan Abdal)