MİLLİYET 29 OCAK 2014 ÇARŞAMBA  –  ALİCE

Rasim Öztekin bir süredir hastanede yoğun bakımda tedavi gören babasını kaybettiğine dair bilgiyi Facebook’ta paylaştı sevenleriyle… Öztekin’in ardından kamuoyunun yıllardır yaptığı sağlık programlarından tanıdığı Esra Kazancıbaşı, “İstanbul, bir beyefendisini; biz babamızı kaybettik” diye yazdı Facebook’ta.
Facebook kullanıcılarının ne yapmaları gerekir bu durumda?
Tanıyorsan başsağlığı dileklerini iletirsin, bir hukukun yoksa okur geçersin.
Ama öyle yapmıyor yurdum insanı…
Facebook’ta “Beğen”, “Yorum yap” ve “Paylaş” diye üç seçenek var.
İster inanın, ister inanmayın “Beğen” bölümünü tıklayanların sayısı, başsağlığı mesajı yazanların neredeyse 10 katı…
Allah aşkına, birinci derecede bir yakınını kaybettiğini yazanların altına iki satır yazı yazıp, o kişinin acısını paylaşmak varken “Beğen”i tıklamak neyin nesi?
Öztekin çiftinin babalarının öldüğünü, cenazesinin ne zaman nereden kaldırılacağına dair mesajlarının altında, “Şu kadar kişi bunu beğendi” yazması kadar çirkin bir şey olabilir mi?
Sadece Rasim Öztekin olayında değil, birçok acı haberin duyurusunda yapıyor bunu Facebook kullanıcıları.
“SİZİN MERYEM”İN TELİVİSYON KOLTUĞU
Şimdilerde doğum için gün sayan Meryem Uzerli’nin nam-ı diğer “Hürrem”in Facebook’taki sayfasından kopyalayıp, aldım bu cümleleri…
Sakın ola ki “Bu nasıl Türkçe?” diye düzeltmeye de kalkmayın, çünkü bu “telivisyon”un yayını böyle…
Meryem Uzerli, karnı burnunda haliyle yazdığı Türkçe mesajı anlayamayanlar olabilir diyerek olsa gerek bir de İngilizcesini yazdı. İngilizce bilmiyorsanız, o bölümü olduğu gibi alıp Google’a çeviri yaptırın, Uzerli’nin yazdığı Türkçeden daha anlaşılır değilse ne olayım?
Buyrun okuyun Meryem Uzerli’nin yazdıklarını:
“Türkcem daha kötü olmassin diye, arada Türk telivisyon izliyorum. Ve beni güldüren, Komik bir program buldum:
‘Arkadasim Hosgeldin’ :)) haha! Güzel program!
Size telivisyon koltugumdan cok selam – iyi aksamlar herkese.
Büyük sevgiler size, sizin Meryem.
To keep up the level of my Turkish. Sometimes watch Turkish TV -and like this  discovered a funny program:)) Makes me laugh:)) haha… Nice format. A very pleasant evening to you all!!! Big Love, yours Meryem.”
BAŞKAN ADAYLIĞI BAYAĞI MASRAFLI
MHP, magazinci arkadaşım Burhan Akdağ’ı Beşiktaş Belediye Başkanlığı için aday gösterdi.
İşçi Partisi’nin Şişli adayı meslektaşım Ümit Zileli.
CHP, akrabam ve arkadaşım Sacit Eyüboğlu’nu Ümraniye’den aday yaptı.
CHP’nin Beylikdüzü’nden aday yaptığı Ekrem İmamoğlu, Bahçelievler’in aday gösterdiği Saffet Bulut gibi başka tanıdıklarım da var.
Onlarla yaptığım sohbetlerden anlıyorum ki, belediye başkan adaylığı, daha doğrusu, dört dörtlük bir seçim kampanyası bayağı para isteyen bir iş…
Binlerce broşür, yüzlerce bez afiş, her mahallede bir seçim irtibat bürosu, mahalle mahalle dolaşıp parti ve aday propagandası yapıp milletin kafasını şişirmek için 15-20 minibüs, seçim konuşmaları için 2 otobüs ve daha bir sürü araç  gereç.
İstanbul gibi bir metropolde ilçe belediye başkan adayı olanlar için olmazsa olmaz seçim yatırımları bunlar…
Senin için çalışacak profesyonel personeli, medya harcamalarını, araçların şoför ve yakıt giderlerini de kattın mı işin içine 1 ile 1.5 milyon lira arasında değişen bir bütçe.
Türkiye’de kurulu 77 siyasi partiden 26’sı katılacak seçimlere.
Allah’tan bu partilerden 5’i, 6’sı iddialı illerde, ilçelerde…
Oy pusulasındaki 26 partiden 26’sı da iddialı olsaydı her yerde, düşünebiliyor musunuz seçim için harcanacak parayı?
GÜNÜN SÖZÜ
“Beklemek güzeldir, ama doğru durakta.” (Can Yücel)