MİLLİYET – 16 MART 2015 PAZARTESİ  –  ALİCE

FullSizeRender (8)Bostancı Gösteri Merkezi’nde çok konser izledim. Sonuncusu Ajda Pekkan’ınkiydi… Süperstar, sahne enerjisine gıpta ettiğim şarkıcılardan biridir. Pekkan’la konser öncesinde ve sonrasında konuşmadım, o yüzden yanılma olabilir, ama bana biraz moralsiz geldi. Söylediklerinden anladığım o ki, bunun en büyük sebebi, söz yazarı Fikret Şeneş’in ölümünden sonra Şeneş ailesinin kendisini vefasızlıkla suçlaması… Fikret Şeneş’in yazdığı ‘Kimler Geldi Kimler Geçti’yi okumadan önce Pekkan’ın şu sözlere dikkat lütfen: “Çocukluğumdan beri çalışıyorum. Hâlâ da çalışmak istiyorum. Tabii illa şarkı söylemek zorunda değilim. Gerçekten çok zor bir şey; her zaman bir numara olmak, her zaman sen olmak, kendini kovalamak ve kendini yakalamaya çalışmak…
Bir gün bir bakıyorsun ki hayatı
elinden kaçırıyorsun. Ama ben çok mutluyum, çünkü hayata bir
bakıyorum her şey o kadar sevgisiz ki! İnsanların birbirlerini ezerek mutlu olduğunu görüyorum.”
Zirvede nokta koyacak
Sadece bu sözler mi?
Değil elbette…
Süperstar’ın Fikret Şeneş konusunda “Vicdan azabı çekiyorum” açıklaması da bu psikolojinin eseri… Konserin 2’nci bölümünün ilk şarkısında Pekkan’a Behzat Gerçeker ve arkadaşları eşlik etti. Pekkan, şarkı bittikten sonra “Müzik kankaları durumundayız” dediği Behzat Gerçeker’in yeni albümünün prodüktörü olacağının haberini verdi ve ekledi:
“Biliyorum çok zaman alacak, ama bir ‘Best Of’ yapmak boynumun borcu.”
Bütün bunları alt alta yazınca Süperstar’ın birkaç yıl içinde çıkaracağı ‘Best of’ albümle jübile yapıp müzik kariyerini zirvedeyken noktalamayı planladığı duygusu oluştu bende.

SOSYAL MEDYAN KADAR KONUŞ!

Sosyal medya hayatımıza girdikten sonra sıkça karşılaştığım sitemleri özetliyorum:
Facebook’cular: Face’den yazdım sana, cevap bile yazmadın bana…
Twitter’cılar: Yazdığın her şeyi RT (reetweet) yapıyorum, favorilerime alıyorum. Bugüne kadar bir tane tweetimi favorilerine almadım.
Intagram’cılar: Her paylaşımını like’lıyorum (beğenme), ama karşılığını görmüyorum. Ara sıra sen de başkalarının paylaşımlarını like’la! Sadece bana özgü bir durum mudur bu?
Sanmıyorum…
Sosyal medyada zaman geçirmeyi iş edinen, bu nedenle ciddi mesai harcayanlarla, işten fırsatbuldukça sosyal medyada sörf yapanlar arasındaki tipik bir fark bu…
Sanal bağımlılık
Aslında bu; -az ya da çok farketmiyor-  ne denli sosyal medya bağımlısı olduğunun göstergesi… Kimi Facebook, kimi Instagram,  kimi Twitter’da bir dünya kurmuş kendine. Elimizdeki akıllı telefonlarla daldığımız sosyal medya sayesinde hepimiz kafasını kuma gömen deve kuşları gibiyiz… Dünyanın, girdiğimiz sosyal medyadan ibaret olduğunu sanıyoruz. Gün geçtikçe ‘gündem’i yakalamak veya ‘gündem’de kalmak adına sosyal medya bağımlısı oluyoruz.
Endişem o ki, çok yakında günde birkaç kez Facebook’a, Twitter’a bir şey yazmayan, Instagram’da fotoğraf paylaşmayanlar ve paylaşılanları beğendiklerini beyan etmeyenler ‘makul insan’ sayılmayacak. Bu gidişle insanlar, hangi sosyal mecrada ne kadar takipçisi, ne kadar beğeneni olduğuna göre sınıflandırılacak ve şöyle bir sınava tabii tutulacak:
– Kaç takipçin var?

– Yazdıklarını kaç kişi RT yapıyor, fotoğrafların kaç like alıyor?

– Yazık! Sen, çağa ayak uyduramamışın, ‘out’ olmuşsun!

GÜNÜN SÖZÜ
Anladım ki insanlar; susanı korkak, görmezden geleni aptal, affetmeyi bileni çantada keklik sanıyor, ama yanılıyorlar. (Şems – i Tebrîzî)