MİLLİYET – 1 EYLÜL 2014 PAZARTESİ  –  ALİCE

Amerika’da “Secret Lives of Great Filmmakers” adıyla yayınlanan, Türkiye ‘de ise ağustos ayında “Büyük Yönetmenlerin Gizli Hayatları” adıyla çıkan kitaba bayıldım.
Robert Schnakenberg’in yazdığı, Türkçe çevirisini Emre Gözgü’nün yaptığı kitabın sloganı şu:
“Sinemanın dahileri hakkında sadece arkalarından konuşabileceğiniz gerçekler.”
Kitapta ünlü yönetmenlere dair öyle bilgiler var ki okuyunca şaşırmamak elde değil.
“Korkunç derecede zalim bir adam”, “Egoist, zorba, pinti”, “Tanıdığım en sadist kişi”… Charlie Chaplin için söylenmiş bu sözler sizi şaşırtmadıysa o zaman buyrun:
“Bir defasında Marlon Brando sete 15 dakika geç kalınca, Chaplin onun oyunculuk mesleğinin yüz karası olduğunu söyleyerek tüm oyuncular ve ekibinin önünde fena şekilde fırçaladı.”

Henry Fonda’ya yumruk
140 film çekmiş dört Oscar kazanmış ve adı “Zalimliğin kitabını yazan yönetmen”e çıkmış JohnFord’un “Mister Roberts” filminin setinde Henry Fonda’ya yumruk atmış olmasına ne dersiniz?
Oyuncu seçimlerini cinsel tatmin fırsatı olarak gören Howard Hawks adlı yönetmenin Oscar ödüllü Joan Crawford, Ann Dvorak, Ann Sheridan ve Jean Harlow gibi ünlülere başrolü seks karşılığı verdiğini okuyunca şu meşhur söz geldi aklıma:
“Sinemada şöhrete giden yol, rejisörün yatak odasından geçer.”
Alfred Hitchcock’un göbek deliği olmaması şaşırtmadı beni.
Ancak sette plastik bardak, tabak kullanılmasını yasaklayan yönetmenin, çok sevdiği çayını içtikten sonra fincan ve tabağı sağ omuzunun üstünden arkaya fırlatıp parçalaması, arkadaşlarını eğlendirmek için evinde sıkça kadın kıyafetiyle dolaşması bana şaşırtıcı geldi.

Sıradışı hayatlar, ritüeller
Endülüs Köpeği” ve “Altın Çağ” filmleriyle tanıdığımız Luis Bunuel’in grup seks tutkunu, Charlie Chaplin’in haftalarca banyo yapmadığını, Martin Scorsese’nin ayın on birinci günlerinde uçağa binmediğini, Akira
Kurosawa ‘nın setin ortasında “tükenmişlik sendromu’na yakalandığını öğrenmek de öyle…
“Büyük Yönetmenlerin Gizli Hayatları” Francis Ford Coppola’dan Roman Polanski’ye, Frank Capra’dan Walt Disney’e, Elia Kazan’dan Federico Fellini’ye, Oliver Stone’den Steven Spielberg’e ve Quentin Tarantino’ya dünya sinemasının onlarca ünlü yönetmeninin sıradışı hayatlarını, garip set ritüellerini, ilginç kişilik özelliklerini, tuhaf alışkanlıklarını ve patolojik zaaflarını, tüm çarpıcılığıyla ve de sansürsüzce gözler önüne seren bir kitap.

ÖZEL HAYATA SAYGISI OLMAYAN ‘ASKERLER’!

Engin Altan Düzyatan’ın Neslişah Alkoçlar’la evlendiği akşam, oyuncunun aleyhine eski sevgilisi Özge Özpirinçci lehine yürütülen kampanyayı, “sevimli”, “sempatik” bulanlar olabilir.
Düzyatan ile Alkoçlar’ın kutlamaları kabul ettikleri dakikalarda, çiftin mutluluğuna gölge düşürmek için “Özge Özpirinçci’nin askerleriyiz”, “Sen istersen düğünü basarız” diye twit atıp Özpirinçci’yi TT yapanlar oldu.
Basın, kişilerin özel hayatına dair haber yaptığında ortalığı ayağa kaldıranlardan bir tanesi sesini çıkarmadı.
Bir Allah’ın kulu, “Durun bir dakika! İnsanların özel hayatını sosyal medya geyiği yapmaya hakkınız yok. Engin Altan’a saygınız yoksa, bari askeri olduğunuz Özge’ye olsun. Onun da hayatında başka biri var artık” diye twit atmadı, atamadı.
Kamuyu ilgilendirmediği sürece kişi ünlü de olsa özel hayatının izinsiz haber yapılması mümkün değilken, bir oyuncunun evlendiği gece, eski sevgilisi üzerinden infaz edilmesi en hafif deyimle “şık değil”dir.

HAKKARi’DE BARIŞ GÜNÜ

Bugün 1 Eylül yani “Dünya Barış Günü”. “Kardeş şehir” olmaya karar veren Beşiktaş ve Hakkari belediyeleri bugün ve yarın Hakkari’de halkların kardeşliği ruhuna uygun bir dizi etkinlik düzenleyecek. Beşiktaş Belediyesi’nin davetlisi olarak özel uçakla Hakkari’ye gelen ekipte olacağım ve izlenimlerimi bilahare yazacağım.

GÜNÜN SÖZÜ
“Kaybedecek bir şeyi olmayanlardan korkmalısın. Çünkü onlar, kazanmak için her şeyi yaparlar.” (Marquez)